Andımızın Yazarı Reşit Galib Yahudi mi?

Reşit Galib bir Yahudi mi? Bu soru son zamanların en büyük tartışmalarından birine dönüşmüş durumda. Hoş Yahudi olsa ne yazar? Bu ülkenin üniversite tedrisatına İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya’dan kaçan Yahudi kökenli bilimciler tarafından yapılan katkılar görmezden gelinemez. Ancak yine de sırf insanlar merak ettiği için Reşit Galib’in Yahudi olup olmadığını araştırdık.

Uzun süre tartışmalara konu olan, yaklaşık 5 yıldır okullarda okutulmayan ancak geçtiğimiz günlerde Yargıtay kararı ile okullarda okutulmaya devam edecek olan öğrenci andı üzerinden bir de Reşit Galib tartışması başladı. Cumhuriyet döneminin ilk Milli Eğitim Bakanları’ndan biri olan Reşit Galib’in Rodoslu bir Yahudi aileden geldiği tartışmaları üzerinden sosyal medyada bir dezenformasyon tartışmaları da başladı. Reşit Galip’in ilkokulda önce aileden eğitim aldığı, ardından Yahudi okulu olan Allianca Israelite Universelle School’a gittiği belirtilen dezenformasyonda, nasıl oluyorsa konu Moiz Kohen’e bağlanarak, Türkiye Cumhuriyeti’ni Yahudiler’in kurduğuna laf getiriliyor.

Cumhuriyetin 95’inci yıl dönümüne de denk gelen bu yıpratma çalışmaları, ne andımıza, ne de Reşit Galib’e yönelik bir saldırıdır. Bu değerler ve değerli isimler üzerinden doğrudan doğruya cumhuriyete ve kurucu kadroya olan bir saldırıdır.

İnsanların din, dil, ırk farkı gözetmeksizin, vatandaşlık bilinci altında herkesin eşit şart ve imkanlara sahip olması gerektiğini savunmakla birlikte Moiz Kohen (Munis Tekinalp) ve Reşit Galib konusunda halkın haber alma ve halkın doğruları öğrenme hakkını savunmak için aşağıdaki bilgilerin doğruluğunu teyit edelim.

Reşit Galib Kimdir?

Reşit Galib, İzmirli bir mahkeme reisi olan Mehmed Efendi’nin oğludur. Mehmed Efendi’nin tayini Rodos Adası’na çıkmış, Galib de burada 1893 yılında dünyaya gelmiştir. İlk tahsilini ailede gören Galib, daha sonra Orta Öğretimi için 3 yıl süreyle “Evrensel Yahudi Birliği Okulu” anlamına gelen Allianca Israelite Universelle School’a gitmiştir. Daha sonra İzmir’e giden aileyle beraber lise eğitimine İzmir’de devam eden Galib, 1911’de İstanbul Tıbbiye Mektebi’ne girmiştir.

Lise son sınıfta Ferday-ı Temmuz isimli bir gazete çıkarmış Reşit Galib’in İstanbul’daki yılları çok hareketli olmuştur. Hakikat isimli bir gazete ve Sivrisinek isimli bir politik mizah dergisi çıkarmış, aynı zamanda Türk Ocakları’nın da bir şubesini kurmuştur. Okulunu bitirmeden Balkan Harbi’ne gönüllü gitmiş ve yaralanarak geri dönmüştür. Ardından Birinci Dünya Savaşı’na katılan Galib, Ruslar’ın Çatalca’ya kadar geldiği zaman Rus askerlerine karşı savaşmış, oradan Kafkasya Cephesi’ne gitmiş ve hastalandıktan sonra ordudan terhis edilmiştir.

İstanbul’a döndükten sonra Tıbbiye’yi 1917’de bitiren Reşit Galib, aynı okula asistan olarak atanmış ve eğitim sistemini eleştiren Mekteb-i Tıbbiye broşürlerini basmıştır. Ancak eğitimde bir ilerleme yapılamayınca istifa etmiştir.

Köy Enstitülerinin Fikir Babası

Birinci Dünya Savaşı yıllarında omuz omuza çarpıştığı askerlerin ilmi olarak çok geride olduklarını görmüştür. Bunun üzerine Tıbbiye’den ayrılarak köylerde hem hekimlik hem de okuma yazma öğretmek üzere “Köycüler” isimli teşkilatı kurmuş ve köylerde eğitim seferberliğine başlamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın başlamasının ardından Köycüler Cemiyeti de Milli Mücadele saflarında yer almış ve köylerdeki Milli Mücadele örgütlenmelerini yönetmiştir. Köycüler Cemiyeti dağıldıktan sonra Hilal-i Ahmer çatısı altında hastalıkla boğuşan Anadolu’da çalışmalarına devam etmiştir. Köycüler Teşkilatı ve ardından çeşitli gazetelerde yazdığı fikri yazılarla Köy Enstitüleri’nin fikir babası sayılmaktadır.

Sakarya Meydan Muharebesi’nin ardından sağlık durumundan dolayı havası yumuşak bir bölgede görev yapmak isteyen Galib’in tayini 1921’de Mersin’e yapıldı, ardından 1924’te Antep’e tayin edildi ancak Galib Mersin’de kalmayı tercih ettiğinden görevinden ayrılarak serbest tabip olarak çalıştı. 1925 yılında Milletvekili seçilerek Ankara’ya gitti. Şeyh Sait İsyanları’nda İstiklal Mahkemesi üyeliği yaptı, Atatürk’ün isteğiyle Serbest Fırka’ya girdi ve Yunanistan ile nüfus mübadelelerinde azalık yaptı.

1932’de Milli Eğitim Bakanı olarak atanan Reşit Galib, aynı dönemde Türk Dil Kurumu Başkanlığına refakat etti. Anadolu medeniyetleri Müzesi’ni kurdu, İstanbul Darülfünun’unu İstanbul Üniversitesi’ne dönüştürdü, Nazi Almanya’sından kaçan Yahudi Bilimadamları da Reşit Galib döneminde Türkiye’ye kabul edildi. 1933’te Milli Eğitim Bakanlığı’ndan istifa etti. İstifası için kendi verdiği demeçte rahatsızlığını öne sürerken kimi çevreler İstanbul Üniversitesi’nin kuruluşunda yöneltilen eleştirilerden dolayı istifa ettiğini söylemektedir.

Reşit Galib, 23 Nisan 1933 sabahı, Çocuk Bayramı şenliklerinde kendi yazdığı “Andımız” isimli öğrenci andının ilk okunmasından sonra her yıl düzenli olarak ilk ve orta öğretimde okunmasına karar verilmiştir.

Reşit Galib Yahudi’dir Eleştirilerine Cevaplar

Reşit Galib’in içten bir Yahudi olup olmadığını kimse bilemeyeceği gibi kimsenin umrunda da olmamalıdır. Ancak eldeki verilerle yukarıdaki dezenformasyon metnine cevap vermek bir yurttaşlık vazifesidir.

Reşit Galib’in annesinin Rodoslu olduğu ve adının Münevver olduğu bilinmektedir. Babası mahkeme reisi Mehmed Efendi’dir. Nereli olduğu bilinmemekle beraber Rodoslu olmadığı kesindir. Rodos’un o dönemde nüfusu içerisinde Türk sayısının az olduğu kesin olmakla beraber Münevver ismi gayrimüslimlerce de kullanılması mümkün bir isimdir. Ancak Osmanlı Devleti’nin 1890’lı yıllarında Gayrimüslimlerin Müslüman ismi koymak gibi bir kaygıları bulunmamaktaydı. Yine bu savdan hareketle Mehmed isimli bir Yahudi düşünülemez bile.

Yine o yıllarda Rodos’ta Müslüman nüfusu az olduğu gibi, Müslümanlara eğitim veren okul sayısı da oldukça azdı. Değil Rodos, İstanbul’da bile çok sayıda Gayrimüslim okulu vardı ve bu okullar döneminin en gelişmiş eğitim veren okullarıdır. Galatasaray Lisesi, Robert Kolej, Amerikan Kız Koleji gibi okullar bu listenin en başında gelmekte ve buralardan mezun olan çok sayıda Türk-Müslüman zaman içerisinde devlet kademelerine yerleşmiş, ülkeye türlü hizmetler yapmışlardır. Nüfus mübadelesinde Türk olan Hristiyanların Yunanistan’a Rum olan Müslümanların da Türkiye’ye Türkiye’ye gönderildiğinin kararlaştırıldığı komisyonda görevlidir.

Reşit Galib, dini her ne olursa olsun, Balkan Savaşı’na gönüllü olarak katılmış ve yaralanmış, 1. Dünya Savaşı’nın en çetin cephelerinde savaşlara girmiş, hem eğitimde, hem de hekim olarak sürekli hayatı halka hizmet içerisinde geçmiştir. Bu tip bir insana yukarıdaki ithamlarda bulunmak, her şeyden önce insanlık ayıbıdır. Gelin görün ki, Reşit Galib hakkında, Yahudi olduğunu gösterir emare sadece bu kadar.

Özetle, bugün Türkiye’de Amerikan Koleji’nde okuyan ya da mezun olmuş insanlar ne kadar Amerikalıdır sorusunu sormak gerekiyor. Alman Lisesi, Avusturya Lisesi, Fransız Kolejleri gibi bir çok kaliteli eğitim kurumuna elbette hali vakti yerinde öğrenciler ile bu liseleri puanla burslu kazanan, maddi durumu buralarda paralı okumaya yetmeyecek düzeyde olan çocuklar katılıyor. Bunların her biri bir Fransız ya da Alman mıdır?

Reşit Galib Türkçe Ezanın Mucidi mi?

Türkçe ezanın mucidi olarak Reşit Galib’in gösterilmesi son derece yanlıştır. Türkçe ezan fikrini ilk ortaya atan isim de 1911 yılında Ziya Gökalp olmuştur. Atatürk’ün “fikir babam” dediği Gökalp’in bu düşüncesi yıllar sonra Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan 9 hafız ile beraber gerçeğe dönüşmüştü. Ezan Dolmabahçe Sarayı’nda çalışmalarını yürüten 9 hafız tarafından ve Atatürk’ün emriyle Türkçeleştirilmişti ve bu 9 alim arasında da Reşit Galib yer almıyordu, zira Galib hafız da değildi.

Ancak Atatürk’ün dinde ve ibadette Türkçeleştirme çalışmaları esnasında hep yanında olan bir isimdi. 1885’te İstanbul’a gelen Macar tarihçi İngaz Kuloş, Şehzadebaşı’ndaki camilerde bazen Türkçe ezan okunduğunu yazmıştır. Türkçe ezan 1932’de okunmaya başlamıştır ancak Arapça ezan okumak yasak değildir. Ezanın arapça okunması 1941 yılında yasaklanmış ve 1950 yılında yeniden serbest bırakılmıştır. Türkçeleştirilen ezan üzerinde bir takım etkisi olmuş mudur bilinmez, ancak Türkçe ezanın fikir babası da, mucidi de, yazarı veya çevirmeni de değildir Reşit Galib.

Bir de Reşit Galib eleştirilirken Munis Tekinalp üzerinden bir karalama yürütülmektedir.O halde Moiz Kohen Kimdir? başlıklı bir yazı da yazmak gerekmektedir. Ancak bu eleştiriye de kısaca cevap vermek gerekirse;

Moiz Kohen (Munis Tekinalp) Eleştirileri

Moiz Kohen, diğer adıyla Munis Tekinalp bir Yahudi’dir. Yazdığı ilk kitap 1915 yılında yazılmış Turkismus Panturkismus (Pantürkizm) isimli kitaptır ve yukarıdaki metinde bahsedildiği gibi ilk Türk Milliyetçiliği kitabı da değildir. Daha öncesinde, 1914 yılında yazılmış bir Ziya Gökalp kitabı olan Kızılelma vardır.

Munis Tekinalp bir takiyyeci değildir. Hiçbir ortamda Yahudi olduğunu gizlememiştir. Atatürk’e olan hayranlığı ve Türk milliyetçiliği üzerine çok eserler vermiştir. Hatta 1925 yılından başlayarak hemen hemen her seçimde CHP’den milletvekili olmak için aday olmuş ancak adaylığı reddedilmiştir. Kemalizm kitabını yazdıktan sonra dahil milletvekili yapılmamıştır. Varlık Vergisi’nde evini satmıştır. Ardından Fransa’ya gitmiştir. Türk Hükumetinden Fransa Konsolosluğu görevini talep etmiş ancak oğlunun ifadelerine göre Yahudi olduğu için bu görev kendisine tevdi edilmemiştir. Kısacası Munis Tekinalp, kurucu cumhuriyette herhangi bir etki sahibi bir insan olmamıştır. Buna rağmen, Reşit Galib eleştirilirken bile Munis Tekinalp isminin geçmesi tam anlamıyla bir algı saptırmasıdır ve iftiradan başka bir şey değildir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir