Hat Sanatı’nın Çeşitleri Nelerdir?

Hat Sanatı, Arap Alfabesinin ortaya çıkmasının ardından şekillenerek günümüze kadar ulaştı. Ortaya çıktığı günden itibaren sürekli olarak yeni hat şekilleri ve değişik yorumlarıyla zenginleşen hat sanatının bir çok çeşidi türedi ve bu yazı biçimleri değişik isimler aldı. Hat sanatında yazı biçimleri içerisinde en çok bilinenleri, Rika, Sülüs, Tomar (veya Tomer), Tevki, Mağribi gibi yazı biçimleridir. Şüphesiz ki Rika bunların içerisinde en çok bilinenidir. Bu yazımızda Hat Sanatında kullanılan yazı türlerini ele alıyoruz. Ayrıca yazımızda hat sanatı nedir sorusuna da cevap vererek, hat sanatında hangi yazı biçimlerinin nerelerde kullanıldığını yazıyoruz. Hat Sanatı nedir? Nerelerde kullanılır?

Hat Sanatı Nedir?

Hüsn-i Hat veya Hüsnü Hat da denilen Hat Sanatı güzel yazı yazma türüdür. Günümüzde daha çok Kaligrafi ismi verilen bu yazı türü, İslamiyet’in doğuşundan önce icat edilmiş ancak İslamiyet ile zirvesine ulaşmıştır. Dünyanın bir çok yerinde özgün şekiller alarak çeşitlenmiş bu şekiller de değişik isimlerle anılmıştır. Örneğin, Mağribi, Fasi, Sudani, Küfi gibi bölgelerin veya şehirlerin isimlerinden türetilen yazı isimleri gibi ayrıca yazının taşıdığı karakterler üzerinden de isimlendirmeler yapılmıştır; Reyhani, Talik, Nesih gibi… Uygulanma biçimi açısından da Tomar Het Sanatı ismini almıştır.

Hat Sanatı günümüzde de yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle Avrupalı Turistlere hitaben hediyelik eşya yapımında sıkça karşımıza çıkarken, Divani hattını padişah tuğralarında görürüz. Bazı kimseler de kendilerine Divani türünde yazılar yazdırmaktadır. Her evde Kuran’dan ayetler değişik şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. Bunlar genellikle Kufi veya Sülüs biçiminde yazı türleridir. Bismillahirrahmanirrahim lafzı da yine sıkça gördüğümüz hüsnü hattır.

Bu yazı türü, Türklerin Latin Harflerine geçişinden sonra kaybolmamıştır. Kullanımı azalsa da daha sonraları latin harflerinin kaligrafi yapılmasıyla değişik bir yorumla karşımıza çıkmaya devam etmektedir.

Hat Sanatı’nda Kaç Çeşit Yazı Türü Vardır?

Hat Sanatında bir çok yazı türü vardır. Bu yazılar yoruma, coğrafyaya ve zaman dilimine göre değişkenlik göstererek günümüze kadar gelmiştir. Günümüze ulaşamayan bir çok hat örneği olduğu da tahmin edilmektedir. Yazımızda kısaca ele alacağımız 21 çeşit hat sanatı vardır. Belirtmek gerekir ki, bu yazıları kısaca ele alacağız ve tamamı bu kadar değildir. Bu yazılar; Muhakkak, Nesih, Tomar, Rika, Reyhani, Sülüs, Tevki, Kufi, Gubari, Mağribi, Kayravani, Endülüsi, Fasi, Sudani, Talik, Nestalik, Divani, Divani Celi, Şikeste, Sini ve Cavi’dir.

Muhakkak Hat Sanatı

Sülüs yazısına göre yatay bölümleri daha uzun olan yazı biçimi Muhakkak adını alır. Muhakkak, genellikle yuvarlak harflerin uzun harflerin yarısı kadar uzunlukta olması şeklinde yazılır. 2 milimetrelik kamış kalemler kullanılarak yazılan Muhakkak, karakteristik olarak keskin bir görünüş verir. Harfler ve kelimeler açık aralıklıdır. 16. yüzyıla kadar çok yoğun bir şekilde özellikle Kuran-ı Kerim yazımında kullanılan Muhakkak, o dönemden beri bu kadar fazla tercih edilmemektedir.

Yakut Muta’simi Muhakkak’ın hattatlarındandır. Muhakkak’ın diğer ünlü hattatları, İbn-i Mukle, Muhammed Hallavi ve Hacı Mustafa İbni Osman’dır.

Nesih Hat Sanatı

Nesih veya Neshi olarak anılan hat sanatının en önemli özelliği harflerin yuvarlak yazılmasıdır. Özellikle Osmanlı Devleti’nde çok yoğun olarak kullanılmıştır. Asıl dili Arapça olan ülkelerde çokça rağbet görmüştür. Arap Harfleriyle Türkçe (Osmanlıca), Farsça ve Arap Harfleriyle Urduca’da çok yoğun olarak kullanılmakla birlikte Kufi isimli hat türünden doğmuştur. Kuran’ın dışında resmi yazışmalar, kararnameler ve fetvalarda da kullanılmıştır.

Nesih’in bilinen bir çok üstadı vardır. Bunların içinden bazıları; Elmalılı Hamdi Yazır,  Hamdullah Amasi, Abdullah Karahisari, Hafız Osman, Şevki Efendi, İsmail Hakkı Efendi, Sami Efendi’dir. Nesih yazı türünün Talik’le birleşmesinden Nestalik hattı türetilmiştir.

Tomar

Tomar, Tumar veya Tomer Hat Sanatı, 16’ncı yüzyıla kadar sıklıkla kullanılmıştı. Yapılışı ise nispeten daha zordu. Zemine yapıştırılmamış kıtaların üstten ve alttan birbirine bağlanmasıyla tutturulmuş ve rulo halinde sarılıp deriyle kaplanmasıyla elde edilen tomar hattı 16’ncı yüzyıldan sonra yerini murakkaalara bıraktı. Tomar Hattı veya Tomar Hat Sanatı da ismini zaten bu işlemden almaktaydı. Tomar, rulonun Osmanlı’da kullanılan ismiydi.

Rika Hat Sanatı

Rika hiç şüphesiz tarihte en çok sevilen ve günümüzde de en çok kullanılan yazı türlerinden biriydi. Hat sanatında Rika Tevki’nin küçültülmüş halidir. Genellikle kısa metinlerin yazımı için kullanılan rika en seri yazı biçimidir. Bu yüzden sık karşımıza çıkar. Kuran’daki dua sayfalarının yazımında da rika kullanılırken en çok icazetnamelerde kendisini gösterdiği için diğer bir ismi Hatt-ı İcaze’dir.

Reyhani Hat Sanatı

Reyhani, en üstte belirttiğimiz Muhakkak’ın küçük yazılışına çok benzer. İsmini reyhan çiçeğine olan benzerliğinden aldığı düşünülür. Daha çok Kuran yazımında kendini gösteren Reyhani hattı, zamanla yerini Nesih’e bırakmıştır. Bunun sebebi, Nesih Hattı ile olan benzerliğinin yanında Nesih’in daha az yer kaplamasıdır.

Sülüs Hat Sanatı

Sülüs de Reyhani’nin yerini bıraktığı Nesih’in büyük halidir. Kelime manası üçte birdir. Bunun sebebi de yazının üçte bir nispetinde yuvarlak, üçte iki nispetinde düz olmasından kaynaklanmaktadır. ümmü’l huttut olarak, yani yazıların anası olarak bilinen Sülüs Hattı, Kuran-ı Kerim’de kendisine çok fazla yer bulamamış olmasına karşın en çok görünen yazı türlerinden biridir. Sülüsler, kitapların kapaklarında ve cami, çeşme gibi hayratların tabelalarında sıklıkla kullanılırdı.

Tevki

Tevki Hattı Sülüs Hattının kurallarına sahiptir. Daha özensiz olmasına karşın aynı zamanda Sülüs’e göre daha küçük harflerden oluşur. Bu yazı biçiminde Arapça’nın birleştirilmeyen harflerinin birleştirilerek yazılması en önemli kuralıdır. Tevki, genellikle vakıf işlerinde kullanılırken günümüzde en sık karşılaşılan yazılardan biridir. Ancak birleştirilmeyen harflerin birleştirilmesinden dolayı anlaşılması da oldukça güçtür. Günümüzde gözümüzün aşina olmasının sebebi ise, Padişah Tuğralarının Tevki yazısıyla yazılmış olmasından kaynaklanır.

Kufi Hat Sanatı

İslam coğrafyasının en eski yazı biçimlerinden biri Kufi’dir. İsmini Irak’ın Küfe şehrinden almıştır. Alabildiğine düz estetik bir yazı biçimidir. Küfe’nin Halifeliğin Hz. Ali taraftarları arasında merkez ilan edilmesinden sonra burada icat edilmiş ve gelişmiştir. Günümüzde bir çok yazı biçimi, özellikle geçtiğimiz yüzyılın başlarında matbaalarda kullanılan yazı biçimleri Kufi yazısından esinlenmiştir.

Gubari

Gubar Arapça’da toz anlamına gelmektedir. Gubari de toz gibi anlamındadır. Hat Sanatı içerisinde en çok sabır isteyen yazı biçimlerinden biridir. Rika ve Nesih yazılarının karakteristik özelliklerini taşır. Ancak daha pek çok hat sanatından eserler barındırır. Gubari yazısının çıkış amacı, posta güvercinlerinin ayağına bağlamak için çok küçük yazı yazma ihtiyacından doğdu. Sultan Ahmed Camii’nin hatlarını yazan Seyyid Kazım Gubari Hattının en büyük üstatlarındandır.

Mağribi

Mağribi Hattı, Kufi gibi ismini bir bölgeden almıştır. Ayrıca hattın karakteri konusunda da Kufi yazısından feyz almış bir hat sanatıdır. Mağrib ismi verilen Kuzey Afrika’da ortaya çıkmış olan Mağribi Hattı, genel olarak Kuzey Batı Afrika’dan Endülüs Emevi Devleti vasıtasıyla İspanya’ya taşınmıştır. Küfi Mağribi, Mabsout, Mağribi Mocavher, Sülüs Mağribi, Mosnad gibi alt yazı türleri vardır.

Kayravani

Kayravani veya Kayravan Kufisi olarak bilinen bu hat, Kufi yazı biçiminden esinlenilerek ortaya çıkmıştır. Yoğun olarak Emeviler döneminde karşılaştığımız bir yazı biçimidir. Ancak Kufi’nin aksine yumuşak ve yuvarlak bir yazı türüdür.

Endülüsi

Endülüsi yazı türü Mağribi hattından ortaya çıkmış bir hat sanatıdır. Yine Mağribi’den ve Kufi’den bir çok karakter özelliğini bünyesinde barındırır. Endülüs Emevileri döneminde İber Yarımadasında yoğun olarak kullanılmıştır.

Fasi

Fasi hat sanatı da Mağrıbi Hattından doğmuş bir yazı türüdür. Özellikle Marakkeş civarında bulunan ibadethanelerde yoğun olarak kullanılmıştır. Bu Hat sanatı İspanya bölgesinde çok kullanılmamış ancak Kuzey Afrika’nın en batısında çokça rağbet görmüştür.

Sudani

Sudani Hattı, İslam’ın Afrika kıtasına yayılması dönemlerinde ortaya çıksa da yine bu yazının karakterinin oturması Mağribi hattıyla olan alışverişi neticesinde oldu. Habeşistan, Güney Mısır, Somali bölgelerinde yoğun olarak görürüz.

Talik

Talik Hattı, “asılmış” kelimesinden türetilmiştir. Harflerin asılmış gibi görünmesinden kaynaklı olarak bu yazı türüne bu isim verildiği tahmin edilir. İran’da ortaya çıkmıştır. Osmanlı’da yoğun olarak görünen bir yazı türüdür. İnce, kavisli ve kibar bir görüntüsü olmasından dolayı Hüsn-i Hat’ta yoğun olarak rağbet edilen yazı türlerinden biridir. Özellikle şairlerin divanlarını yazarken Talik veya Ta’lik yazısına sıklıkla başvurduğu görülür.

Nestalik

Nestalik, Türklerin en çok sevdiği yazı türlerinden biridir. Talik yazısı gibi asılı görülür fakat düz hiçbir harf bulunmamaktadır. Elif harfi bile eğimlidir. ismini yine Talik kelimesinden alır. Anlam olarak ise Talik’ten daha ince manasına gelir. Bunun dışında Nesih ve Talik yazılarının karakteristik özelliklerini de taşımasından dolayı iki kelimenin birleşiminden türetildiği düşüncesi daha hakimdir. 14’üncü yüzyılda İran’da ortaya çıkmış bu yazı türünde daha çok kaliteli kağıtlarda ve genellikle Minyatürlerin üzerinde olurdu.

Divani ve Divani Celi Hat Sanatları

Hüsn-i Hat’tın bir diğer rağbet edilen yazılarından biri de Divani’dir. İcat yeri Osmanlı’ıdrç Talik yazısından türetilmiştir. Talik yazısının İran’da kullanılan biçiminin değişiklik göstererek Osmanlı’da uygulanmasından meydana gelmiştir. Hareke kullanılmayan bu yazı türü Osmanlı Devleti’nde resmi yazışmalarda kullanılmıştır. Bu yazının harekeli kullanımı da mevcuttur ve onun ismi de Celi Divani’dir.

Şikeste

Talik’ten türemiş bir yazı biçimidir. Kimi yerde “Şikeste Talik” olarak da adlandırılmıştır. Görünüşte Divani’den daha çok Talik’e benzemektedir. Sadece Osmanlı Devleti’nde kullanılmıştır. Fatih Sultan mehmed döneminde ortaya çıkmış ve Kanuni Sultan Süleyman devrine kadar yazılan pek çok eserde bu hatta yer verilmiştir. 17’nci yüzyıldan sonra kullanımı eskiye nazaran muazzam derecede azalmıştır.

Sini ve Cavi Hat Sanatları

Bu iki yazı türü de Uzakdoğu menşeilidir. Özellikle Uygur Türkleri ve Hindistan bölgesinde yoğun olarak kullanılmıştır. Uzak Doğu’da Malezya, Endonezya, Bangladeş, Çin ve Pakistan’da çok fazla örnekleri mevcut olan bu hattın kullanım sıklığı net olarak bilinmemektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir