Nazım Hikmet Kimdir?

Hiç kuşkusuz Türkiye’nin en müstesna yazar ve şairlerinden biri Nazım Hikmet’tir. Nazım’ın ömrü mahkemelerde, hapislerde ve kaçarak gurbet ellerde geçmiştir. Ölümünden önce vatandaşlıktan çıkarılmış, ölümünden 58 yıl sonra tekrar vatandaş yapılmıştır.

Nazım Hikmet’in hayatı kitaplara sığmazken, kısıtlı bir web site sayfasına sığdırabilmek pek mümkün olmayacaktır. Bu sebeple Mavi Gözlü Dev’in hayatından ancak birkaç anekdot paylaşmak üzere ve hakkında en az bilinen konulara odaklanarak farklı bir yazı ortaya çıkarmayı hedeflemekteyiz.

Nazım Hikmet’in Hayatı

15 Ocak 1902 yılında Selanik’te dünyaya gelen Nazım Hikmet, ilk şiirini 1913 yılında “Feryad-ı Vatan” ismiyle yazdı ve ölünceye kadar şiirle yaşadı. 1915’te Heybeliada Bahriye mektebine giren Hikmet, mezuniyetinden sonra Hamidiye gemisinde stajyer güverte subayı oldu. 1920’de Anadolu’ya geçerek milli mücadeleye destek veren Nazım Hikmet’in 1921’de ordudan ilişiği kesildi ve Hikmet Moskova’ya gitti. Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’nde iktisat ve siyasal bilimler dersleri verdi. 1924’te Türkiye’ye döndü ve Aydınlık Dergisinde çalışmaya başladı. Aşırıcı görüşlerinden dolayı hakkında 15 yıllık hapis cezası verilince tekrar Moskova’ya kaçan Nazım Hikmet’in dönüşü, af kanunun çıkarıldığı 1928’e gelir.

Ancak Nazım Hikmet’in kalemi, onu 10 yıl sonra tekrar hapishaneye gönderdi. 1938’de 28 yıl hapis cezasına çarptırılan Nazım Hikmet Ran, 12 sene hapishanede yattı. 1950 yılında hapisten çıktıktan sonra öldürülme endişesiyle tekrar Rusya’ya kaçtı ve 1951 yılında vatandaşlıktan çıkarıldı. Nazım da anne tarafından büyük dedesinin Polonyalı olmasından dolayı Polonya vatandaşlığına geçti ve büyük dedesinin soyadı olan Borzecki soyadını aldı.

Nazım Edebiyatı

Nazım, şiirde hece ölçüsünü benimsemiş (Hece Ölçüsüyle Şiir Nasıl Yazılır?), ardından serbest vezine geçmiştir. Bir çok şiiri bestelenmiş, şarkı ve marş yapılmıştır. “Vatan Sevdalısı” olarak bilinen Nazım Hikmet, fütürist ve romantik komünist olarak tanımlanır. Ölümünden önce çeşitli türlerde 23 kitap çıkaran Hikmet’in ölümünden sonra da notlarından derlenerek 60 kadar kitabı neşriyata kazandırılmıştır. Bunların dışında 9 hikayesi senaryolaştırılmış, 5 kısa filmde de Nazım Hikmet yönetmenlik yapmıştır.

Ahmet Kaya, Ruhi Su, Zülfü Livaneli, Cem Karaca, Onur Akın, Edip Akbayram, İlkay Akkaya, Mesud Cemil, Ezginin Günlüğü, Yeni Türkü, Grup Yorum, Grup Baran, İlhan İrem, Hakan Yeşilyurt, Hüsnü Arkan, Sümeyra Çakır, Ahmet Aslan ve Fikret Kızılok tarafından 45 şiiri bestelenmiştir.

Hayatı boyunca İstiklal Mahkemesi, İstanbul, Rize, Ankara, Bursa Ağır Ceza Mahkemeleri, İstanbul İkinci ve Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemeleri, Harp Okul Komutanlığı Askeri Mahkemesi ve Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından 11 kez dava edilmiştir. 3 Haziran 1963 tarihinde kalp krizinden hayatını kaybeden Nazım Hikmet Ran, 10 Ocak 2009 tarihinde yeniden Türk vatandaşlığına alındı.

Kısa Kısa Nazım Hikmet Notları

Nazım Hikmet için çok fazla anekdot var. Bu anekdotların bir çoğu ise herkesin bildiği detaylardan oluşuyor. Ancak muhakkak daha fazlası da hiç bilmediklerimiz. Bu sebeple Nazım’ın Vera ve Piraye aşklarına hiç değinmiyoruz. Nazım’ın hece ölçüsünden koparak serbest vezine geçmesinin sebebi kendince Türkçenin vokal özelliklerine daha yatkın olmasıydı.

Nazım’ın Komünizm ile yönetilen Sovyetler Birliği’ne kaçmasının sebeplerinin başında komünist fikirlere sahip yazarların ve şairlerin devlet destekli olarak suikasta uğramaları veya yargılarla hayatlarının zindana çevrilmesidir. Keza Sabahattin Ali, Nazım’ın Rusya’ya kaçmasından 3 sene önce Bulgaristan sınırından geçerek kaçmaya çalışmış ancak daha Türkiye tarafındayken öldürülmüştür. Bu durum Nazım’ı çok üzmüş ve derinden etkilemiştir.

Nazım, Türkiye’de kimi çevrelerce vatan hainliğiyle suçlanmış ve bu suçlamalara “Nazım Hikmet Vatan Hainliğine Devam Ediyor Hala” şiiriyle cevap vermiştir. Bu şiir o dönemde büyük ses getirmiştir.

Nazım’ın Rusya’ya başarılı bir şekilde gitmesi, Türkiye’de yaşayan komünistlerin de Rusya’ya daha büyük sempati duymasına sebep olmuştur. Hatta o yıllarda Kore Savaşı yaşanırken meydana gelen bir olayı Faruk Pekerol “Kore Savaşı- Unutulan Savaş” isimli hatıratında anlatmıştır. Pekerol’a göre komünist fikri benimseyen bazı Türk askerleri Rus ve Kuzey Kore birliklerine teslim olarak Nazım Hikmet’in ismini referans olarak veriyor ve Moskova’ya gönderilmelerini istiyorlardı. Bu Türk askerleri, Türklerin tutulduğu esir kamplarında Ruslar için jurnalcilik yapıyorlardı.

Nazım’ın anısına 2004 yılında nominal değeri 15 milyon lira olan 5 bin adet hatıra parası basıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir