Hece Ölçüsü Nedir? Nasıl Yazılır? Hece Tespit Etme Yöntemi

Türk edebiyatının kadim tarzlarından biri şiirdir. Şiirde milli vezin olarak adlandırılan ölçü ise hece ölçüsüdür. Hece Ölçüsü, Aruz ölçüsünden türetildiği yönünde çeşitli söylentiler olsa da Türklerin İslamiyetle tanışmadan önce de bu ölçünün kullanıldığına yönelik bazı tartışmalar da mevcuttur. Hece ölçüsü nedir? Hece ölçüsüyle yazılmış şiir nasıl yazılır? Kafiye ve redif ne demektir? Hece ölçüsüyle yazılan bir şiirde nelere dikkat edilmeli? Bir şiirin aruz ölçüsüyle mi yoksa hece ölçüsüyle mi yazıldığı nasıl anlaşılır? Hece ölçüsünün türleri ve durakları nelerdir? Tüm bu soruların cevabı örnekleriyle beraber yazımızın devamında.

Hece ölçüsü tek başına şiirde bir anlam ifade etmiyor. Kafiye ve Redif konusunda aşağıda özet bir bilgi bulacaksınız. Daha detaylı yazımız olan Kafiye (Uyak) Nedir başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz. Bunun da yanında Kafiye Şeması veya Kafiye Örgüsü ile alakalı olarak Kafiye Şeması Nedir başlıklı yazımıza bakabilirsiniz.

Hece Ölçüsü Nedir?

Hece ölçüsü şiir yazarken kullanılan bir vezindir. Hece ölçüsünü serbest vezinden ayıran en önemli unsur, tüm mısraların aynı uzunlukta olmamasıdır. Dolayısıyla bütün mısraların aynı hece sayısında olması durumunda yazılan şiire hece ölçüsüyle yazılmış denebilir ancak bu kaide bozulursa, yani bir mısranın hece sayısı diğerleriyle aynı olmazsa bu istisna olmaz. Bu durum kaideyi kesinlikle bozar.

Hece ölçüsüyle bir şiir yazılırken, dikkat edilmesi gereken diğer bir unsur da kafiye ve rediflerdir. Kafiye ve redif, mısraların sonunda birbiri ile sesteş olan kelimelerle ahengi tutturma çabasıdır. Bunun da bazı kuralları vardır. Ancak, kafiyeleme kimi serbest vezin şairleri veya şiir denemecileri tarafından, ahenk kaygısıyla kullanılmaktadır.

Hece Ölçüsüyle Yazılmış Şiir Nasıl Anlaşılır?

Hece ölçüsüyle yazılmış bir şiirin anlaşılmasının yolu heceleri saymaktan geçse de aruz ile hece ölçüsünü ayırabilmek pek de kolay değildir. Aruz vezniyle yazılmış şiirlerdeki kaideler hece ölçüsünden biraz daha farklıdır. Bunun için öncelikle hızlı bir taramayla şiirdeki kelimelere bakarak dört harften oluşan bir hece olup olmadığına bakabilirsiniz. Dört harften oluşan heceler, Aruz vezninde bir buçuk hece sayılmaktadır. Hece ölçüsünde ise bir hecedir. Dolayısıyla bu tip bir durumda o mısranın hece sayısı diğer mısralardan 1 hece az çıkıyorsa şiir kesinlikle aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Diğerleriyle aynı çıkması durumunda ise hece ölçüsüyle yazılmıştır.

Örnek: 

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

İstiklal Marşımız, Aruz vezniyle yazılmış bir şiirdir. İlk mısrada bulunan “korkma” kelimesi, kapalı (-) açık (.) ve açık (.) olmak üzere 3 heceden oluşmaktadır. Ancak hece ölçüsünde bu kelime 2 hece sayılmaktadır. Bu durumda İstiklal Marşı’nın hangi vezinle yazıldığını bilmeden sayacak olursak, ilk mısra 14, ikinci mısra 15 hece çıkacaktır ve bu şiirin Aruz ölçüsüyle yazıldığından artık eminiz.

Emin olmamızın sebebi ise Mehmet Akif Ersoy’un vezin hatası yapabileceğini zannetmememizden kaynaklanmaktadır. Bunun tek bir istisnasını dahi görmek mümkün değildir.

Bu kontrolü yaparken dikkat etmeniz gereken en önemli şey ise, şiirin gerçekten kaliteli bir şekilde yazılıp yazılmadığını kontrol etmek olmalı. Çünkü günümüzde kimi kurumlarca yapılan, ödüller verilen ve büyük yatırımlarla reklamları yapılan şiir yarışmalarında hece kategorisinde yukarıdaki bahsettiğimiz kaideyi bozan hece hatalarının dereceye girdiği, hatta birinci seçildiği görülebilmektedir. Günümüzde kadim edebiyat dalımız olan şiirde kaliteli bir yapıtla kalitesiz bir yazının ayrılma noktasında büyük problemler bulunmakta, bu da kültür erozyonuna katkı sunmaktadır.

Diğer konuya geçmeden önce, yukarıda kısaca değindiğimiz kafiye ve redif konusunda yanlış bilinenler hakkında da bir iki cümleye değinmek gerekiyor.

Kafiye Nedir?

Burada Kafiye ve redif konusunda özet bilgiler bulacaksınız.

Kafiye, mısraların sonunda birbirine benzeyen kelimelerdir. Tek harf ile benzerlik kurulursa, bu yarım kafiye olur. Yarım kafiye her zaman redife muhtaçtır. Burada parantez açarak bir tartışmaya dikkat çekmek gerekiyor; Kimi şairler, mısranın en sonunda redif kullanılmaksızın sesli harfle biten kelimelerin tek harflerinin makbul olduğu görüşünde birleşirken, kimi şairler bu durumu reddetmektedir.

İki harfin benzeşmesi durumunda tam kafiye, daha fazla harfin (sesin) benzeşmesi durumunda ise zengin kafiye oluşturulur. Yukarıdaki alıntıda her iki mısranın da en sonundaki “-cak” kısımları birbiriyle kafiye oluşturmuştur ve zengin kafiye sınıfına girerler.

Tunç ve Cinaslı Kafiye

Cinaslı kafiyede her kelimenin aynı okunması fakat farklı manalara gelmesi gerekmektedir. Eş manalı kelimelerle de cinaslı kafiye oluşturulabilir. Cinaslı kafiyenin en yaygın örneği şudur;

Örnek: 

Bülbül eyler güle naz

Girdim bir dost bağına

Ağlayan çok gülen az

Tunç kafiyede ise bir kelimenin tamamı, bir diğer mısranın son kelimesinin bir parçası olmalıdır. Bu konuda yine Mehmet Akif’in İstiklal Marşı’ndan örnek verebiliriz.

Örnek:

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

Bu örnekte ise üçüncü mısrada yer alan “aşarım” kelimesi, “yaşarım”, “şaşarım” ve “taşarım” kelimeleri tarafından kapsanmaktadır ve tunç kafiye özelliği taşımaktadır.

Redif Nedir?

Redif, eklerden oluşmaktadır. Mısraların sonunda yer alan eklerin birbiriyle uyumlu olması redifi meydana getirmektedir. Redif kesinlikle tek başına kullanılamaz ve kafiyeye muhtaçtır. Bir diğer deyişle sadece rediflerin kullanılması yeterli değildir. Şiirin her mısrasında son iki kelimede ses benzerliği varsa, son kelimeler redif sayılır ve bir önceki kelimede kafiye aranır.

Doğru Örnek:

Sadık Miskini’nin bir çok sanatçı tarafından seslendirilmiş eseri “Sevenlere Gönül Verdim” şiirinden bir kıtada bunun örneği görülmektedir.

Tohumu döl eylediler

Dikeni gül eylediler

Yari bülbül eylediler

Güle çevirdiler beni

Bu kıtada “eylediler” kelimelerinin tamamı redif olarak değerlendirilmektedir. “döl”, “gül” ve “bülbül” kelimeleri ise kendi aralarında kafiye barındırmaktadır. Örneğin burada kullanılan kelimelerin tamamı birbirinden farklı, sonunda benzer ses barındırmayan kelimelerden oluşsaydı bu hatalı bir kıta olurdu.

Yanlış Örnek:

Örneğin bu kıtanın sonu:

-kül eylediler

-dağ eylediler

-yar eylediler

şeklinde tamamlanmış olsaydı, “eylediler” kelimeleri yine redif olurdu ancak bu şiirde kafiye bulunmazdı.

Kafiye ve redif hakkındaki bu bilgiler, şiirin hece ölçüsüyle mi yoksa aruz ölçüsüyle mi yazılmış olduğunu konusunda aydınlatmaz, ancak bu şiirin usta bir kalemden mi çıktığını yoksa acemice yazılmış birer örnek mi olduğu konusunda bilgi verebilir. Bu da hece sayılarının uyuşmaması durumunda müracaat ederek şiirin kurallı olup olmadığını anlamanıza yardımcı olur.

Önemli Not: Bu örneklerin dışında kalan hususlar mutlaka olacaktır ve serbest vezin konuya dahil değildir. Serbest vezin özellikle Avrupa’da ortaya çıkmış ve tüm dünyaya yayılmıştır. Tek kuralı ise kuralsız olarak ön plana disiplini değil, duyguyu almış olmasıdır. Ancak, hece ve aruz vezinlerinde disiplin de duygu kadar önemlidir. Biri eksik olunca şiir “makbul” olarak değerlendirilmez. Ancak, hece ölçüsüyle yazılmaya çalışılmış ancak başarılamamış, buna karşın şiir çok hoşunuza giden bir metin ortaya koyuyorsa, bunu gönül rahatlığıyla serbest vezin olarak değerlendirebilirsiniz. Buna kimsenin itirazı olmayacaktır.

Hece Ölçüsünün Türleri Nelerdir?

Hece ölçüsünde belli ölçüler ve duraklar vardır. Bunlar da yine hece sayısıyla belirlenmektedir. Son yüzyıl içerisinde klasik adımların dışında farklı ölçüler de ortaya çıkmıştır. Ancak klasik olanları belirtmekte fayda var.

7’li Hece Ölçüsü

7’li hece ölçüsü, her mısranın 7 heceden oluşmasıyla ortaya çıkarılan bir ölçüdür. Mısraların tamamı duraksız bir şekilde olabileceği gibi, 4+3 duraklarına da sahip olabilirler. Buna en güzel örnek Ziya Gökalp’in Ala Geyik şiiridir.

Duraksız Örnek:

“Çocuktum, ufacıktım,

Top oynadım, acıktım.”

şeklinde başlayan şiirde durak kullanılmamıştır. 4 hece sonrası her zaman boşluk bulunuyor ve ardından da 3 hece gelip mısra tamamlanıyorsa 4+3 şeklinde yazılmıştır. Ancak kimi zaman 5+2, kimi zaman 3+4, kimi zaman da 4+3 şeklinde gelişen bir yapısı varsa, o şiir duraksız bir şekilde yazılmıştır. Hece ölçüsünün esnek taraflarından biri budur.

Yukarıda yer alan “Güle Naz” manisi 4+3 hece kalıbıyla yazılmıştır.

Duraklı Örnek:

Bahçelerde / saz olur.

Gül açılır / yaz olur.

Ben yârime / gül demem

Gülün ömrü / az olur.

Bu örnek bu konuda en çok gösterilen örneklerden biridir. Her 4 heceden sonra boşluk ve ardından 3 hece gelmektedir.

8’li Hece Ölçüsü

Çok tercih edilen bir adım olmamakla beraber yer yer örneklerini görmek mümkündür. 8’li hece ölçüsü ile yazılmış şiirlerde yine duraksız ve 4+4 duraklı şeklinde şiirler yazılmaktadır. Buna da en meşhur örnek, Ahmet Kutsi Tecer’in “Orda Bir Köy Var Uzakta” şiiridir. Hemen herkesin ezberinde olan bu şiir 4+4 kalıbıyla yazılmıştır.

Yukarıda Sadık Miskini’ye ait olan mısralar ise duraksız bir şekilde yazılmıştır.

11’li Hece Ölçüsü

11’li hece ölçüsü, duraksız olarak yazılması pek tercih edilmeyen ölçüdür. Bunun sebebi uzunluğunun fazla olmasından dolayı ahengi yakalamakta yaşanan güçlüklerdir. 11’li hece ölçüsü 6+5 veya 4+4+3 kalıplarıyla yazılabilir.

Örnek:

Vara vara vardım ol kara taşa

Hasret ettin beni kavim kardaşa

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

Karacaoğlan’ın “Bir Ayrılık Bir Yoksulluk” başlıklı bu şiiri duraksız olarak yazılmıştır. Ancak tüm durakları izleyebilmek için de güzel bir örnektir.

İlk mısra 6+5 hece ölçüsüyle yazılmış bu kıtanın, son mısrası 4+4+3 kalıbıyla yazılmıştır. İkinci mısra ise hem 6+5 için hem de 4+4+3 için uygundur. Ancak bütün mısraların aynı kalıpla yazılmış olması durumunda, şiirin hangi kalıpla yazıldığını söyleyebiliriz. Bu şiir bu yüzden duraksız yazılmıştır diyebiliyoruz.

14’lü Hece Ölçüsü

14’lü hece ölçüsü aruz ölçüsüyle en çok karıştırılan hece kalıplarından biridir. Duraksız neredeyse hiç yoktur. Duraklı ise 7+7 kalıbı en popüler türdür. Aruz ölçüsüyle sıklıkla karıştırılmasının sebebi ise, aruz ölçüsünün doğasında uzun mısralar yazmak olduğu için ve bu kalıbın en uzun Türkçe hece ölçüsü olduğu için birbirlerine yakın düşmesidir. Özellikle aruz ölçüsünde en çok kullanılan kalıplardan biri olan “failatün/failatün/failatün/failün” kalıbıyla yazılmış şiirler 15 heceye denk gelmekte, dört harfli hecelerde, şiirdeki hece sayısı 14’e düşmektedir. Mehmet Akif’in en yukarıda örneğini verdiğimiz İstiklal Marşı da bu ölçüyle yazılmıştır. Bu sebepten dolayı 14’lü hece ölçüsü, aruz ile en çok karıştırılan ölçüdür.

Örnek:

Ben sensiz olanlara seni aratıyorum,

Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,

Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça

Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.

Özdemir Asaf’a ait bu dizeler 7+7 ölçüsüyle yazılmıştır.

Diğer Ölçüler

Bu örnekler, Türk Halk Edebiyatında en çok kullanılan hece ölçüleri ve duraklarıdır. Ancak bunların dışında başka heceler de kullanılmaktadır. 3’lü, 4’lü, 5’li, 6’lı, 9’lu, 10’lu, 12’li, 13’lü ve 15’li hece ölçülerini de görebilirsiniz. Özellikle yukarıda ismi geçen şairlerin (Mehmet Akif hariç) hemen hemen hepsinin diğer hece ölçüleriyle şiir denemeleri bulunmaktadır. Yukarıdaki örneklerin dışında yazılmış olan şiirler yanlış değildir, yeter ki tüm heceler birbirine aynı uzunluklara sahip olsunlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir