Osman Hamdi Bey’in Eserleri ve Sanatı

Elbette resimlerini söylememek olmaz. Osman Hamdi Bey yaşamı sırasında bu kadar işin arasında resimden hiç kopmamıştır. Ancak Paris ve Viyana’da katıldığı sergiler dışında iş hayatında hep arkeoloji olmuştur. Bu sebeple olsa gerek hayatını anlatırken pek çok şey saydık. Ancak bunların arasına resmi ancak sıkıştırabilirdik. Onun yerine ayrı bir başlık açmayı uygun gördük. Çünkü onun pek çok kıymetli eseri vardır. Bunların bir kısmını aşağıya liste olarak ekleyeceğiz.

Osman Hamdi Bey’in tablolarında öne çıkan unsurlar da tartışılmıştır. Genellikle portre resimler yapmayı tercih etse de mimari detaylar oldukça ön plandadır. Aile fertlerini çizdiği resimleri Bizans, Osmanlı ve İslam eserlerinde yer alan altın yaldızlı bir fonda kullanmıştır. Bu durum resmi çizilen kişiye bir kutsiyet atfeder. Onun yanında mimari elemanları oldukça sık kullanması arkeolojiye olan merakından ileri gelmektedir. Bir diğer önemli kısım ise resmini çizdiği kişilerin elbiseleridir. Bu elbiselerin bu denli çeşitli ve gösterişli olmasının sebeplerinden biri olarak da 1873 yılında Viyana Sergisi’ne gönderilen “Elbise-i Osmâniyye” kataloğunun etkisi olduğu düşünülür.

Gerome Etkisi

Osman Hamdi Bey, ustalarından Jean-Leon Gerome’un etkisinde kalmıştır. Ancak tablolarını tam anlamıyla Batı ile Doğu’nun kucaklaşması şekilde yapmıştır. Bu tablolar, batılı tarzda insan figürlerini, doğulu tarzda giyim kuşam ve mimari öğeleri barındırır. Ayrıca Osman Hamdi Bey Türk resim sanatında ilk kez insan figürü kullanan kişidir. Ancak, insan figürünü resmine yansıtmış ilk Müslüman ressam demek daha doğrudur. Çünkü Osmanlı Devleti hakimiyeti boyunca pek çok ressam, pek çok padişahın resimlerini çizmiştir ve bunların bir kısmı Osmanlı Devleti tebaasından olan gayrimüslimlerdir. Dönemin ünlü simalarından sadece Enver Paşa’nın resmini çizdiği bilinmektedir. Eserlerindeki az rötuş bulunma detayı resimlerini fotoğraftan çalıştığını göstermektedir.

Osman Hamdi Bey kompozisyonlarında açık bir çevre düzeni kullandı. Netliği optik yanılsamaya imkân tanımayan bir düzeydeydi. Yaygın ve saydam bir ışık kullandığı eserlerinde, titiz ve yüzeye bağlı bir boya kullanımı uyguladı. Formu sağlamak için ışık ve gölgeleri kullandı ve eşyanın kendi rengine bağlı kaldı.

Osman Hamdi Bey Eserleri

Bu başlık altında Osman Hamdi Bey’in eserlerini ele aldık. Bu eserleri önem sırasına göre değil de, yapılış yıllarına göre sıralamayı tercih ettik. Kronolojik olarak hangi eserinin nerede olduğunu ve kaç yılında yapıldığını görebilirsiniz. Elbette bu listeye tüm Osman Hamdi Bey tabloları dahil edilememiştir. Ancak bu liste zaman içerisinde genişleyerek devam edecektir.

Kökenoğlu Rıza Efendi (1871)

Kökenoğlu Rıza Efendi tablosu, Pera Müzesi, 1871.

Kökenoğlu Rıza Efendi tablosu, Pera Müzesi, 1871.

Osman Hamdi Bey’in eserleri içerisinde yapılış tarihi belli olanlarının en eskisi bu eserdir. Yapılış tarihi ressamın 29 yaşına denk gelmektedir. Bu yıl Osman Hamdi Bey’in Bağdat’tan İstanbul’a geldiği yıldır. Eserin Bağdat’ta mı İstanbul’da mı yapıldığı konusunda net bir bilgi yoktur. Osman Hamdi Bey’in Fransa’da resim ile buluştuğu ve Paris Resim Sergisine 3 adet eserini verdiğini ve bunların kayıp olduğunu bilmekteyiz. Hatta bu eserlerin isimlerini dahi bilmekteyiz. Ancak neye benzediğini bilen yok. Kökenoğlu Rıza Efendi, ismini ve cismini bildiğimiz ilk resim olma özelliğinde. Pera Müzesi, Oryantalist Resim Koleksiyonu bölümünde ziyaretçilerini bekliyor.

Kökenoğlu Rıza Efendi, Osman Hamdi Bey’in pek çok tablosunda olduğu gibi otoportre bir tablo olduğu konusunda görüşler var. Ancak bu görüşlere katılmayan görüşler de mevcut. Katılmayan görüşlerin ise tezi, Osman Hamdi Bey’in bu tabloyu genç bir yaşta yapmış olmasından dolayı, bu tabloda daha yaşlı bir insan tasvir ediliyor. Ayrıca tasvirdeki yüz Osman Hamdi Bey’in hiçbir döneminde kendisine benzemiyor.

Beyaz Vazoda Çiçekler (1876)

Beyaz Vazoda Çiçekler, Sakıp Sabancı Müzesi, 1876.

Beyaz Vazoda Çiçekler, Sakıp Sabancı Müzesi, 1876.

Bu tablo, Osman Hamdi Bey’in içinde insan veya mimari bir öge bulunmayan nadir tablolarından biridir. 1876 yılında yapılan bu tablo, Sakıp Sabancı Müzesi envanterindedir. 71,5 cm x 58,5 cm ebatlarındadır. Yapıldığı günden beri hiçbir restorasyon geçirmemiş eser, Sakıp Sabancı Müzesinde x-ray ışınlarıyla görüntülenmiştir. Kenarlarında az bir boya kayıpları yaşanmıştır.

Beyaz Vazoda Çiçekler tablosunun ve diğer Sakıp Sabancı Müzesi’nde yer alan Osman Hamdi Bey tablolarının üzerinde yapılan incelemeyi yukarıdaki “Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey” videosunda izleyebilirsiniz.

Yaratılış (Tekvin ya da Mihrap) Tablosu (1901)

Mihrap Tablosu, Kayıp, 1901

Mihrap Tablosu, Kayıp, 1901

Mihrap, ya da diğer isimleriyle Tekvin veya Yaratılış tablosu, Osman Hamdi Bey’in detaylarıyla en çok tartışılan tablolarından biridir. 1901 yılında yaptığı bu tablonun ismini sanat tarihçisi Mustafa Cezar “Mihrap” olarak koymuştur. Tablo 1901 yılında Berlin’de, 1903 yılında ise Londra Kraliyet Akademisi’nin yaz sergisinde sergilenmiştir. Bu sergilerde isminin La Genese olarak konduğu sonradan tespit edilmiştir. La Genese Tekvin, ya da daha günümüz diliyle yaratılış anlamına gelir. Onun en çok tartışılan eserlerinden biridir. Bu tablonun ebatının 210 cm x 108 cm olduğu sanılmaktadır.

Kayıp Tablo

Demirbank envanterine kayıtlı olan bu tablonun şu anda nerede olduğu bilinmemektedir. Bulunması halinde Osman Hamdi Bey’in en pahalı tablosu olacağı tahmin ediliyor. Bu tahminde yaratılış tablosunda yer alan kadının arkasını mihraba dönmüş olması, bir rahlede oturuyor ve ayaklarının altında da dini içerikli kitapların bulunması gibi dataylar mutlaka etkili olacaktır. Türk resim sanatında üzerine en çok düşünülen ve tartışılan eserlerden biridir.

Mihrap Tablosu’yla ilgili olarak daha detaylı bir yazıya aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Kaplumbağa Terbiyecisi (1906-1907)

Kaplumbağa Terbiyecisi, Osman Hamdi Bey’in tabloları içerisinde açık ara en çok bilinenidir. Biri Simavi koleksiyonunda öteki de Pera Müzesi’nde olmak üzere iki versiyonu bulunan tablo, aynı zamanda Osman Hamdi Bey’i dünyaca ünlü yapan bir tablodur.

Pek çok sanatçıya ilham vermiş olan Kaplumbağa Terbiyecisinin ilk adı Kaplumbağalar ve Adam olarak bilinmektedir. 1906 yılı ile 1919 yılları arasında faaliyet göstermiş olan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin çıkardığı gazetenin 17. sayısında bu isimle yer aldı. Daha sonra yaygın olarak Kaplumbağa Terbiyecisi adı takılmıştır.

Osman Hamdi Bey, Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu, 1906Kaplumbağa Terbiyecisi, Pera Müzesi, 1906. Osman Hamdi Bey Kaplumbağa Terbiyecisi 1907Kaplumbağa Terbiyecisi, Belma Simavi Koleksiyonu, 1907.

Bu tabloyla ilgili olarak daha detaylı bir yazıya aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Silah Taciri (1908)

Osman Hamdi Bey, Silah Tüccarı tablosu, 1908

Silah Tüccarı (ya da Silah Taciri) Tablosu, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Osman Hamdi Bey Salonu, 1908

Bu resim Osman Hamdi Bey’in baş yapıtlarından biridir. Resimde kendisi ile birlikte oğlunu çizmiştir. Döneminden daha eski devirlere ait kıyafetler içerisinde çizdiği bu eserde oğluna nasihat verir. Oğlu ise bir kılıcı kınından çıkarır. Türk resim sanatında oryantal akımın izlerini barındırır. Yağlı boya ve 185 x 140 cm ebatlarındadır. Resim şu anda Ankara Resim ve Heykel Müzesi envanterinde, Osman Hamdi Bey salonunda yer alır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir