Stonehenge’in Sırrı Göbeklitepe’yle Aydınlığa Kavuşuyor

Stonehenge, yüzyıllarca gizemini koruyan bir tarihi yapıttı. İngiltere’nin orta yerinde, kayalık alanlardan uzakta ve tonlarca ağırlıktaki kayaların bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bu gizemli yapı, dünyanın kültür mirasları listesine girmişti. Öyle ki bu gizemi sayesinde dünyanın 7 harikasından biri olarak da kabul edilen Stonehenge, arkeoloji biliminin başlangıcından beri en merak edilenler listelerinde zirveye oturmuştu. Tıpkı Mısır’daki ve Meksika’daki piramitler ve Peru’daki Mitchu Pitchu yapıtı gibi, Stonehenge de uzaylıların bir marifeti olabilirdi. Neyse ki bu merak, dünya tarihiyle mukayese edersek kısa sürdü. Göbeklitepe’nin keşfi ile birlikte bir çok sır açığa kavuştuğu gibi, binlerce kilometre uzaklıktaki Stonegenge’in sır perdesi de aralandı.

Stonehenge Kim Tarafından Yapıldı?

Stonehenge’in mimarları, bugün İngiltere’nin bir kısım akrabaları tarafından inşa edildi. Bir kısım, çünkü başta 400’lü yıllardaki Kavimler Göçü olmak üzere Avrupalı milletler neolitik çağlardan beri sürekli yer değiştirdi. Son büyük göç olan Kavimler Göçü sonrası, Fransa’nın Nantes şehri yakınlarında yaşayan Brittanlar -ki akrabalarından bir kısmı hala oradadır- ile İskandinavya’dan Angıllar ve bugünkü Almanya’dan Saksonlar Britanya’ya göç etti. Britanya’da yerleşik durumda bulunan kabileler de zamanla bu kimliklere büründüler. Avrupa’nın en büyük göçlerinden biri olan bu göçlerde Bugünkü Ukrayna civarından kalkıp Galya ve İberya üzerinden Afrika’ya geçen, daha sonra da Tunus üzerinden İtalya, Sicilya, Sardinya, Korsika ve Valensiya’ya yönelen Vandallar; Bugünkü Romanya topraklarından kalkıp önce Yunanistan’da sonra Adriyatik Denizi kıyısı boyunca gezerek İtalya ve İberya’ya giden Vizigotlar, Türklerden sonra en çok göç eden en uzun yolları aşan kavimler olarak bilinirdi.

Hoş, Kavimler Göçü’nün en büyük sebeplerinden biri de Asya bozkırlarından Avrupa’nın orta yerine gelen Hunlar olmuştu ya, o ayrı bir konu. Avrupa içinde bir başka büyük göç yolu daha ortaya çıktı. Stonehenge’in izinin takip edilmesiyle Göbeklitepe’nin keşfi aynı zamanda büyük bir soru işareti ortaya çıkardı. Bu insanlar nereye gitti?

Göbeklitepe’de ve etrafında yapılan kazılar, çevre köylerden insanların tapınmak için buraya geldikleri doğrulandı. Aynı zamanda çevrede de küçük küçük Göbeklitepe benzeri yapılar ortaya çıkarıldı. Göbeklitepe’ye nazaran biraz daha küçük olan bu yapılar, zamanla Göbeklitepe’ye gelip gitmenin zor olmasından dolayı her köyün kendi tapınağını yaptığını ortaya çıkardı. Stonehenge’in izi ise, bu insanların uzun yollardan kalkarak buraya geldiklerini ortaya koydu.

Stonehenge İle Göbeklitepe’nin Buluşması

Zamanla ve henüz keşfedilmemiş bir sebepten dolayı Göbeklitepe ve çevresinde yaşayan insanların burayı terk ettiği yapılan keşiflerden biri. Göç yolu ise Mısır’a doğru gidiyor. Aynı zamanda Stonehenge’in izi takip edildiğinde ise önce İberya’ya daha sonra ise Fas’a ulaşılıyor. Binlerce yıl önce yapılan bu binlerce kilometre uzunluğundaki iki göç yolu birleştirildiğinde Göbeklitepe’den yola çıkıp, Mısır üzerinden Akdeniz’in güneyi yolunu takip edip Cebelitarık Boğazı’ndan önce İspanya’ya oradan da ya kara yoluyla Fransa üzerinden Britanya Adası’na, ya da İspanya’nın kuzeyinden deniz yoluyla buraya geçildiğini ortaya koyuyor.

Göbeklitepe ve Stonehenge Ne Zaman Yapıldı?

Göbeklitepe’nin tarihi M.Ö. 9600 ile 7300 yıllarına tarihlendiriliyor. Bu da en eski günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce yapılmış olabileceğini gösteriyor. Stonehenge ise M.Ö. 3000 yıllarında, yani 5000 yıl önce yapıldığı biliniyor. Bir de Stonehenge ile Göbeklitepe’nin kardeşi Uçalı Buluntuları var. Uçalı Buluntuları, Rusya’nın Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti’nde 1956 yılında bulundu ve 2004 yılında kazısı başladı. Ancak henüz hangi tarihte yapıldığı keşfedilemedi.

Göbeklitepe ve Stonehenge

Araştırmacı Emre Meral’in Stonehenge ile Göbeklitepe karşılaştırması da bu iki yapının benzerliğini anlamak için oldukça önemli.

“Göbeklitepe’nin taşlarından tasvir bulunmamakta. Göbeklitepe’yi avcı-toplayıcı bir toplum yaptı. İkisi de tapınaktı. Bu yerlerin ikisi de dikey taşlardan oluşuyordu. İkisi de bilimsel ve tarihsel manalar içeriyordu. Tarihin en eski yapılarından ikisidir.  Göbeklitepe Stonehenge’ye göre daha eski bir yapıdır.Stonegeden 7000 yıl daha yaşlıdır. Sosyal yapılanma açısından iki toplulukta benzerlik gösterir. Çünkü iki kavim de çok büyük tapınaklar inşaa etmişlerdir. Bunları da bir örgütlenme olmadan yapamazlardı. Nedenine gelicek olursak Stonehenge’nin ağırlığı 40 tonu bulan 30 taşın kilometrelerce uzaktaki taş ocaklarından getirilmesi bir örgütlenme olmadan yapılması neredeyse imkansızdı.

Bilindiği gibi Stonehenge topluluğu astronomiyi mükemmel bir şekilde kullanıp, Güneş’in yaz gündönümünde ortada bulunan taşların ortasından geçirdiği ve yıldızlarına göre yapının konumlandırılmasıdır. Ama bu taşlar da hayvan figürleri ve doğaya ait  herhangi bir figür dikilitaşlara rastlanamamıştır. Göbeklitepe’de ise daha gelişmiş bir astronomi vardır. Dolayısıyla algılayış biçimi vardır. Zira boğa, yılan ve akrep gibi mitolojik anlamı olan simgeleri dikmiş oldukları taşlara gelişigüzel bir şekilde işlemedikleri gözükmektedir. Hepsinin bir anlamı ve bir mesaj verme gibi amaçları bulunmaktadır.”

Haplogrup (Y-DNA) Stonehenge ile Göbeklitepe’yi Birleştirir mi?

Daha ilginç bir araştırma da insanların DNA’larıyla ilgili olarak yayınlanmıştı. 2000’li yılların başında DNA kodlarıyla ilgili büyük çaplı araştırmalar yapılmış ve Avrupa’nın akrabalık bağları masaya yatırılmıştı. Haplogrup adı verilen bir bir Y-DNA taraması sonucu tüm Avrupa’Nın DNA kodları çıkarılmıştı. Buna göre en alttaki kırılımda 15 değişik Haplogrup olduğu tespit edilmiş bu grupların birbirleri ile akrabalık bağları üzerinde uzun uzun araştırmalar yapılmıştı. Buna göre İngiltere’de yaşayan insanların yüzde 65’inin R1b grubunda olduğu sonucu çıkmıştı.

R1b grubunun yüzde 70 ile bulunduğu bir başka bölge ise İspanya. Fransa da yüzde 55 civarında bulunan bu genler, çok az bir miktarda Fas ve Tunus’ta da bulunuyor. Ancak Balkanlar’da çok az bulunan bu genlerden Türkiye’de de yüzde 20 civarında görülüyor. Peki Türkiye’nin nerelerinde en çok R1b kromozomu bulunuyor?

R1b, J1, J2 ve G Kromozomlarının Yolculuğu

R1b geni daha çok Avrupalıları temsil ettiği düşünülüyor. Ancak Ermenistan’ın Erivan kentinde yapılan Y-DNA örnekleri R1b’nin yüzde 42,9 olduğu tespit edilmiş. J1 Kafkas halkında, J2 ise Pers/İran halklarında bulunuyor. Türkiye’de J2 grubunun oranı yüzde 24,26 olarak tespit edilirken, R1b yüzde 15,87 olarak göze çarpıyor. Yüzde 10,96 ile üçüncü büyük grup ise Güney Rusya-Orta Asya’da da bulunan Haplogrup-G Y-DNA’sı. Tabii Genom’un (Genetik Araştırmalar Merkezi) yayınladığı bir makaleye göre insanlığın zamanla göstermiş olduğu evrim bu kırılımları ortaya çıkarmıştır. Bir başka deyişle, R1b grubu yaklaşık sadece 20 bin yıldır var. G kromozomu ise İngiltere’de binde 15 civarında bulunuyor ve bu kromozomun da ortaya çıkışı 30000 yıl öncesine tarihlendiriliyor. Ayrıca İsviçre’de donmuş bir şekilde bulunan Ötzi de G kromozomuna sahip.

İnsan İskeletleri de Doğruluyor

BBC’de yer alan bir habere göre Anadolu’dan M.Ö. 6000 yılında başlayan bir göçün M.Ö. 4000 yılında İngiltere’de tamamlandığı, her iki bölgede de yapılan kazılarda bulunan iskeletler üzerinde yapılan DNA karşılaştırmaları ile ortaya çıkmış.

Ancak R1b kromozomunun Avrupa’dan geldiği ve Kavimler Göçü sonrası burada yoğunlaştığı üzerinde sıklıkla duruluyor. Bu sebeple daha küçük gruplar içerisinde Türkiye’de de yoğunlukla bulunan; hatta Başkurdistan, Türkiye ve İngiltere’de müşterek yer alan DNA’lara bakmak, Stonehenge ile Göbeklitepe’yi inşa edenlerin bugünkü torunlarına ulaşmak için yerinde olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir