Atatürk Döneminde 1 Mayıs İşçi Bayramı

Atatürk döneminde 1 Mayıs nasıldı sorusuna cevap aramak için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışını baz alıyoruz. Bu başlık altında meclis açıldıktan sonraki İşçi Bayramları’nın, Ankara Hükumeti yönetimindeki bölgelerde kutlanmasını ele alacağız. Dolayısıyla 1920-1923 arasında İstanbul’da kutlanan 1 Mayıs İşçi Bayramı ile ilgili bilgi almak için “Osmanlı’da 1 Mayıs” başlığına bakabilirsiniz.

1920-1923 yılları arasında Türkiye’nin hakimiyet çevresi, işgal altında bulunmayan, bir diğer deyişle Sevr Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin kabul ettiği alanla sınırlıydı. 1923’e kadar Atatürk döneminde 1 Mayıs konusunu bu alanla sınırladık.

1920-1923 Arasındaki Atatürk Döneminde 1 Mayıs

Atatürk döneminde 1 Mayıs’ın ilk kutlandığı tarih, Ankara Hükumeti, yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 1 hafta sonrasına denk geliyor. O dönemin dünya siyasetine baktığımız zaman bu İşçi Bayramı’nın önemini daha iyi anlayabiliriz. Ancak 1920-1923 arasını ayrı bir başlıkta ele almamızın bir başka sebebi daha var. Bu dönemde henüz CHP kurulmamıştı. Ortada bir TBMM vardı. Bu TBMM’nin başkanı da Mustafa Kemal Atatürk’tü. Ancak henüz CHP kurulmamıştı, dolayısıyla bu dönemi tek parti olarak kabul edip etmemek arasında bir çekince vardır. Yine de Atatürk döneminde 1 Mayıs konusunda burayı dahil edebiliyoruz.

1920 Yılının Siyasi İkliminde Rus Etkisi

Ankara Hükumeti kurulduğunda 1. Dünya Savaşı henüz bitmişti. Çanakkale Cephesi’nde Rusya’ya yardım gidememesi, Rusya’daki yönetimin değişmesine sebep olmuştu. Bu da savaşın erken bitmesine sebep olmuştu. Rusya, Komünist rejimin kurulması sonucu, savaştan çekilmişti. Ayrıca bağımsızlık mücadelesi veren ülkelere destek de vermeye başlamıştı. Onların en başında da Ruslarla yaklaşık 300 yıldır savaşan Türklerdi.

Rusya’da 25 Ekim 1917’de Ekim Devrimi ile yönetim değişmiş, 3 Mart 1918’de imzalanan Brest Litovsk Antlaşması ile işgal ettiği yerlerden çekilmişti. Ardından Türkiye Cumhuriyeti’yle, ilk anlaşma olarak Gümrü Anlaşması’nı (3 Aralık 1920) yapmış ve Kars sınırlarına kadar Doğu Anadolu Türkiye’nin hakimiyetine girmişti. Bu, doğudaki askerlerin batı cephesine kaydırılabilmesine ve kurtarılan bölgelerdeki insanların silah altına alınmasına da imkan sağlamıştı.

Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye teçhizat ve para yardımları Ankara Hükumeti’nin Kurtuluş Savaşı esnasındaki en büyük kaynaklarının başında geliyordu.

1920 1 Mayıs’ı

TBMM’nin açılışından 1 hafta sonra, 1920’deki 1 Mayıs’ta, İstanbul’da kutlamalar çok cılız kalmasına karşın ve Ankara’da hatırı sayılır bir işçi nüfusu olmamasına rağmen daha canlı geçmişti.

1920 yılında Türkiye’de 1 Mayıs’ın kutlandığına dair bilgimiz çok kısıtlıdır. Ancak Kazım Karabekir’in TBMM ve kıtalara gönderdiği 1 Mayıs tebrik telgrafı yayınlanmıştır.

Independent Türkçe’den


Ameleler! 1 Mayıs’ta elinizdeki çekicinizi örs üzerine değil, beynelmilel burjuvazi üzerine vuruyorsunuz. Darbenin kuvvetli olması nisbetinde zafer de daha yakındır. Büyük amele ordusunun askerleri için çekiç ve balta lazımdır.

Sanayi adamları!  1 Mayıs’ın kendinize yeni bir hayatın başlangıcı olmasını imkân altına almalısınız.

Dülgerler! Kerpiçlerinizle kırmızı cumhuriyet binasını inşa etmelisiniz.

Demirciler! Büyük mesai taraftarlığınave  son düşman aleyhine de silah hazırlamalısınız.

Makinacılar! Açlığa ve sefalete karşı amelelerin mücadele edebilmesi için müsait çıraklar yetiştirmelisiniz. Siz katarlarınızı büyük hürriyetin mevcut olduğu tarafa tahrik ediniz.

Köylüler! İnkişaf eden gençlik için sizin ekmeğiniz kan ve kuvvet hazırlayacaktır.

Muharrirler ve şairler! Avam muharebesi hakkında dünyaya tehdit eden mısra okumalısınız. Ve serbest mesai için hürriyetçi şiirler iinşat etmelisiniz.

Kırmızı askerler! Silahlarınız elinizde olduğu halde sosyalizm aleyhine davranan düşmanlarınızla son harbinizi bitirmelisiniz.

1 Mayıs 1921

1921 yılında Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki ilişkiler gelişmişti. Bu yıl Atatürk döneminde 1 Mayıs’ın daha da büyük coşkuyla kutlandığı bir yıl olarak göze çarpıyor.

1921 aynı zamanda İstanbul’da da büyük bir işgal karşıtı protesto gösterilerine dönüşmüştü. İstanbul’daki o zamana kadarki en geniş katılımlı 1 Mayıs olmuştu. Bu 1 Mayıs, Ankara Hükumeti’nin İstanbul’da çevre bulmasında da dolaylı yoldan etkili olmuştur.

1921’de Rus Konsolosluğu’nda 1 Mayıs Kutlamaları

Ankara’daki kutlamaların merkezi Rusya Konsolosluğuydu. Zira Türkiye’nin bu yeni müttefiki, savaş döneminde en önemli destrekçisi, aynı zamanda İşçi Bayramı’nın da muhafızıydı. İşçi Bayramı, işçi haklarını savunmak için bir örgütlenme günüydü. İşçi hakları, fikri kökenini Karl Marx’tan alıyordu. Karl Marx, Komünizmin babası sayılıyordu. Sovyetler Birliği, yani Rusya da temellerini bu ideolojiden alıyordu.

Rusya’nın yeni bayrağı olan orak ve çekiç, işçilerin ve köylülerin sembolüydü. 1 Mayıs zaten o günden önce bir komünist bayramı olarak belleklere yerleşmişti. O zamandan itibaren aynı zamanda bir Rus bayramı olarak da zihinlerde yer edecekti.

Bir komünist bayramının kutlanacağı en doğru yer de dünyanın ilk ve tek komünist ülkesinin konsolosluğu olmalıydı.

1921 Yılında Maden Kanunları

1921 yılının 1 Mayıs gününde işçiler için bazı düzenlemeler yapıldı. Buna göre madenlerde 18 yaşından küçük işçiler çalıştırılamayacaktı. Madenlerde günlük çalışmanın üst sınırı 8 saat olarak belirlendi. Aynı zamanda maden yakınlarında işçilerin duş almasını ve istirahat etmesini sağlayacak tesisler inşa edilecekti.

Atatürk döneminde 1 Mayıs’ın kitlesel olarak kutlandığı bu ilk bayramda, o dönemlerde henüz yürürlükte olmayan sosyal sigorta anlayışı da bir şekilde işverenlerin sorumluluğuna verilmişti. Buna göre hastalanan veya sakatlanan işçinin tedavi ettirilmesi işverenin sorumluluğunda olacak, iş göremez durumda kalan işçiye tazminat ödenecekti.

Cumhuriyetin sonraki yıllarına göre çok daha itidalli geçen 1921 yılı 1 Mayıs törenleri, tıpkı Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi bir devlet töreni şeklinde icra ediliyordu. Ancak diğer taraftan Kurtuluş Savaşı da devam ediyordu. Atatürk döneminde 1 Mayıs daha 2 yıl Kurtuluş Savaşı sürerken kutlanacaktı.

Öte taraftan Kastamonu, Samsun, Konya gibi Ankara Hükumeti’nin kontrolündeki yerlerde 1 Mayıs kutlanıyordu. Balıkesir ve Bursa gibi işgal altında bulunan bölgelerde çıkan gazetelerde de bu kutlamalara yer veriliyordu.

Maden Kanunu Tartışmaları:


1908 Meşrutiyetin ilanından sonra 18 yaşından küçük çocukların maden ocaklarında çalışmasını engellemek adına devletin resmi yazışmaları olduğunu, fakat uygulanmadığını belirtmektedir. 1921 yılında yürürlüğe giren 151 sayılı “Ereğli Havza-i Fahmiye maden ameledinin hukukuna müteallik kanun” hazırlanırken çalışma yaşının 18’e çıkarılması ile ilgili tartışmalar olmuştur. Bir görüş 18 yaşın madende çalışmak için geç bir yaş olduğunu 12 yaşında madene giren birinin madende en küçük yerlere girebilmesi mümkün olduğu için babasından daha yüksek ücret alacak ve babası ile madene gidip gelecektir. 18 yaşın altındaki çocukların madende çalıştırılmaması savunanlara göre ise madene giriş yaşı küçüldükçe sağlıksal açıdan vücudun daha çabuk çökeceği, iş hastalığına yakalanmasının artacağı görüşü hakimdir. 1940 yılında yaş sınırı 16’ya düşürülmüştür.

1 Mayıs 1922

Tatil-i Eşgal Kanunu hala yürürlükteydi ve Ankara Hükümeti de Osmanlı’da uygulanan kanunları aynen devam ettiriyordu. Buna rağmen 1 Mayıs devlet eliyle kutlanabiliyordu.

1922 yılının 1 Mayıs’ında yine Rus Konsolosluğu’nda kutlamalar yapıldı. Ancak bu sefer Ankara’da da kutlamalar kitleler halinde yapılıyordu.

Ankara’da yaklaşık 200 kişilik bir heyet Sovyet Konsolosluğu’nu ziyaret etmişti. İmalat-ı Harbiye işçileri kitleler halinde 1 Mayıs törenlerine katılmışlardı. Şimendifer ve Dakovil işçileri, öğretmenler, gazeteciler, askerler 1 Mayıs törenlerine katılmış, “Yaşasın komünizm, kahrolsun emperyalizm” pankartları asılmıştı.

İmalat-ı Harbiye’nin ismi, 1950 yılında MKE (Makine Kimya Endüstrisi Kurumu) halini alacaktı. Kurtuluş Savaşı boyunca tüm silah ve mühimmat imalatını yapan ve Kurtuluş Savaşı boyunca büyük yararlılık gösteren işçilerin 1 Mayıs’a katılımı çok önemliydi.

Ayrıca Şimendifer ve Dekovil işçileri de Demiryollarında çalışan işçilerdi. Yine o işçiler de üretilen mühimmatların hızlı bir şekilde cepheye naklini sağlıyordu.

Ankara’daki kutlamaları Türkiye Halk İştirakiyyün Fırkası organize etmişti. Bu fırka, Osmanlı Halk İştirakiyyün Fırkası’nın devamı niteliğindeydi. 1920 Yılında kurulmuş ve 1921 yılının Ocak ayında kapatılarak Türkiye Komünist Partisi’nin bir uzantısı haline gelmişti. Fraksiyon ayrılığıyla 1922’de tekrar kurulacak ve tekrar kapanacaktı. Bu dönemlerde varlığını sürdüren 1919’da kurulup 1924’te TKP bünyesine katılan bir diğer sol parti ise Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’dır.

1923 Yılı 1 Mayıs Kutlamaları

Atatürk döneminde 1 Mayıs’ın tüm sınırlar içinde etkin kutlanıldığı tek bayram sadece 1923 tarihlidir. Bu tarih, Osmanlı Devleti’nin tamamen kaldırılması ve Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla tamamlayıp, ülke genelinde hakimiyet kurmasını gördüğümüz yıldır. Aynı zamanda inkılaplar başlamış, Türkiye, modern dünya ile arasındaki makası daraltmaya başlamıştı. Yapılan sanayi hamleleriyle işçi nüfusu da gün be gün artmaktaydı.

Özellikle sanayileşmenin İstanbul ve İzmir gibi merkezlerden uzaklarda da faaliyete geçtiğini gördüğümüz bu tarihte ülke geneline yayılan eğitim seferberiği de eklenince bilinçli ve eğitimli bir işçi nüfusunun da yavaş yavaş ortaya çıkmakta olduğuna dikkat ediyoruz.

1923 tarihi, İşçi Bayramı’nın resmi tatil olarak ilan edildiği gündür. Bu tarihte, Lenin ile Atatürk arasındaki derin dostluk aslında bu bayramı mümkün kılmış olsa da Lenin’in ömrü uzun olmayınca, ülkede komünizmin bir tehlike olarak görülmeye başlaması da kaçınılmaz olmuştur. Zira Lenin yerine Rusya’nın idaresini ele alan Stalin, Türkiye için büyük bir tehditti.

Atatürk döneminde 1 Mayıs, Rusya ile yakınlaşma için büyük fırsattı. Aynı zamanda komşularla sıfır sorun politikası çerçevesinde Avrupa ile kurulan dengeli ilişkilerin Rusya ile de kurulmasını sağlamıştı. Lenin de Türkiye’nin bağımsızlığına saygı duyuyordu. Ancak Stalin daha şahin ve genişlemeci bir politika izliyordu. Ne var ki 1928’de bu öngörüler haklı çıkmış, Rusya Afganistan’da iç savaş çıkarmıştı.

Lenin’in ölümünün ardından 1 Mayıs da yasaklanmıştı. Resmi tatil olan 1 Mayıs yine tatildi, ancak işçiler için tatil edilmesi mecburiyeti kaldırılmıştı.

Cumhurbaşkanı Atatürk Döneminde 1 Mayıs

1924-1930 yılları arasını diğer başlıklar gibi iki parça halinde ele almak gerekiyor. 1923’te Kurtuluş Savaşı bittiğinden dolayı, 1924 sonrası bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nde 1 Mayıs’a yaklaşım bunlardan ilki olacak. İkincisi ise bu yıllar arasındaki işçi kazanımları halinde ele alınacaktır.

Atatürk Döneminde 1 Mayıs’ın Konjonktürel Durumu

Stalin’in komünizmi yayma politikasından dolayı Türkiye de yüzünü artık batıya dönmüştü. Atatürk’ün Türkiye’nin yönetimi için belirlediği ilkeler aslında komünizm ile ters düşmüyordu. Ancak hem komünizm, hem liberalizm, hem de milliyetçiliğe dair kodları barındırdığı için komünist bir yönetim sistemi de sayılamazdı.

1. Dünya Savaşı bittikten sonra dünyada sömürge haline gelmiş pek çok ülke, komünizmi bir kurtarıcı olarak görüyordu. Rusya da bunlara büyük yardımlarda bulunuyordu. Ancak Rusya, bağımsız ülkelere ajanlar göndererek beşinci kol faaliyeti yürütülüyordu.

İşte bu konjonktür altında Atatürk, Türkiye’yi Rusya’nın bir uydusu haline getirmek istememişti. Bu sebeple 1924’te İşçi Bayramı yasaklanmıştı. Şeyh Said İsyanı ile 1925 yılında Takrir-i Sukün Kanunu getirilerek tüm toplantı ve yürüyüşler yasaklanmıştı. Türkiye’de tüm ideolojik organizasyonlar engellenmişti. Türkiye Komünist Partisi de bu dönemde kapatılmıştı. Ancak kapatılma ile yasal zeminde çalışan partinin faaliyetleri yer altına inmişti.

Böylece Atatürk döneminde 1 Mayıs İşçi Bayramı yasaklanmıştı. Ancak komünizm devam ediyordu.

Henüz TKP kapatılmadan önce, 1925 yılının yılbaşında Akaretlerde bir toplantı yaparak Genel Sekreter olarak Şefik Hüsnü getirildi. Bu süreden sonra pek çok komünist ideolojiyi savunan insan siyasi engellemelerle karşılaşacaktı. 1927 yılındaki tutuklamalarla komünizm artık tam anlamıyla düşman olarak görülmüş ve bu durum devletin bir refleksi haline gelmişti.

1927 Tevkifatı

2 yıl yer altında faaliyetlerini sürdüren TKP, artık iyice tehlikeli görülmeye başlanmıştı. 1927 yılında TKP’nin üyelerine yönelik büyük bir operasyon düzenlendi. TKP Merkez Komitesi Genel Sekreteri Vedat Nedim Tör, TKP üyelerinin ve gizli parti içi yazışmaları polise teslim etti.

1928 yılında yapılan tutuklamalar sonucunda mahkeme yapılmış ve Vedat Nedim Tör ile Şevket Süreyya Aydemir beraat etmişti. Komintern üyesi olan ve o sırada Türkiye’de bulunan Şefik Hüsnü ile Hikmet Kıvılcımlı 3 ay hapse mahkum edilirken, o sırada Rusya’da olan Nazım Hikmet gıyabında 3 ay hapis kararı verilmişti. Nazım Hikmet hakkında 1 yıl önce açılan başka bir davada 15 yıllık kürek mahkumiyeti cezası vardı.

Nazım Hikmet, çıkan bir af sonucu 15 yıllık cezası 1 yıla indirilince Türkiye’ye döndü ve yeniden Komünist Parti kadrosuna katıldı.

1929 ve 1930 Yıllarında Gazetelerde 1 Mayıs

1929 ve 1930 yıllarında muhalefetin tamamen susturulduğu dönemdi. 1 Mayıs, polis müdürü tarafından “alelade bir gün” olarak tanımlanıyordu. Ancak Cumhuriyet gazetesi belli ki haber atlamıştı, haberler şöyleydi:

1 Mayıs 1929 yılının Cumhuriyet Gazetesi‘nde şu ifadeleri görüyorduk:

Amele Bayramı
Bugün 1 Mayıs amele bayramıdır. Tütün amelesinden ve diğer işçilerden mezun olanlar kırlara giderek eğleneceklerdir.

Şirketler bugün esasen mezun olan ameleden maadasının (dinlenmeden muaf olan) tatil yapmalarına müsaade etmemişlerdir. Mamafih, zabıta, her zaman olduğu gibi uyanık bulunmaktadır.

Vali Vekili Muhittin Bey, dün Polis Müdürü Şerif Bey’i ziyaret etmiş ve bir müddet orada kalmıştır. Polis 1’nci Şube Müdürü İbrahim Bey de esasen nöbetine tesadüf ettiği cihetle dün geceyi polis müdüriyetinde geçirmiştir. Polis Müdürü Şerif Bey dün kendisini ziyaret eden gazetecilere demiştir ki:

“Türk zabıtası her zaman müteyakkızdır. 1 Mayıs diye resmi bir gün yoktur ve zabıta, esasen geceli gündüzlü uyanık olduğu için herhangi bir zamanda fevkalade tedabir almak ihtiyacında değildir.”

Buradan anladığımız kadarıyla, Lenin’in ölümünden sonra Türk işçisi için hiçbir zaman gerçek bir 1 Mayıs olmamıştır. Zaten devam eden günlerin gazetelerinde herhangi bir olay haberi yer almamıştır.

Ancak aynı tarihin Milliyet Gazetesi, polisin boş durmadığına yer veriyordu. 1929’un 2 Mayıs gününde, “Komünistlerin Hazırladıkları Beyannameler Ellerinde Kaldı- Son Komünist Faaliyeti” başlığıyla verilen haber şöyleydi:

2 Mayıs 1929 Milliyet:

Komünist maskesine bürünen bazı çılğınlar öteye beriye beyannameler dağıtmışlardır

Mevkuflar arasında öyle mühim şahsiyetler yoktur. Beyannameler şapirografla basılmış, Arap harflerile yazılmıştır. Tahkikat devam ediyor.

Görünen o ki 1929 yılında yakalanan “komünistler” gerçekten son komünistlerdi. 1930 yılında Şerif Bey yine aynı sözleri söylerken Milliyet Gazetesi İşçi Bayramı’na dair tek kelimelik bir haber bile yapmamıştı.

1930 yılının 1 Mayıs’ında yine gazetecilere konuşan Polis Müdürü Şerif Bey:

“1 Mayıs günü bizim için fevkalade mahiyete haiz değildir. Herhangi bir günün kıymeti kadar bir kıymeti haizdir. Maamafih ben yarın otomobille muhtelif semtleri tefişatta bulunacağım”

2 Mayıs 1930 tarihli gazete ise 1 Mayıs’ın sükunetle geçtiğini öğreniyoruz. Haber şöyle:

1 Mayıs İstanbul’da Sükunetle Geçti

Dün 1 Mayıs günü idi. Amele Bayramı şehrimizde sükunetle geçmiştir. Polis Müdürü bu hususta şunları söylemiştir:

“Asayiş berkemaldir. Dün de her gün gibi sükunetle geçmiştir.”

Polis Müdürü Şerif Bey, dün akşama kadar teftişatta bulunmuş, gece de teftişlerine devam etmiştir.

Dün, Rus müessesatı tatil yapmışlar, memurin ve müstahdemini kırlara gitmişlerdir.

şehrimiz Rus Konsolosanesinde bu münasebetle resmi merasim yapılmış ve hususi bazı eğlenceler tertip edilmiştir.

1930’larda Dünyada Siyasi Ortam

1929 yılında başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan “Büyük Depresyon” isimli ekonomik kriz, Türkiye’yi de etkilemeye başlamıştı. Ekonomik kriz, bir nevi komünizm ideolojisini de haklı çıkarıyordu. Kapitalizmin bu ekonomik krizinde Rusya da hakimiyet alanını genişletmek için bir ortam bulmuştu.

Ekonomik krizden etkilenen yoksul halk, komünizmin ulaşmak istediği temel dinamik güçtü. Öte taraftan dünyada faşizm de yükseliş eğilimindeydi. Ancak garip bir durum vardı ki, faşizmin hedefinde de yoksul halk vardı. Onlar da yoksulluğa karşı çıkıyordu.

Bu sebeple olacak ki, faşizm ilk komünizmin kollarında doğmuştu. Faşizmin en çarpıcı örneği Alman Nazi Partisi, bir işçi partisi olarak zuhur bulmuş. Hatta ilk toplantısını 1927 yılının İşçi Bayramı’nda yapmıştı. Nazi’nin açılımı da zaten “Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi” idi. 1933 yılının 1 Mayıs günü, Nazi Partisi iktidara gelir gelmez “Ulusal İşçi Bayramı” ilan edilmişti. Ancak bir gün sonra, 2 Mayıs 1933’te Almanya genelinde bir komünist avı başlamıştı.

Atatürk döneminde 1 Mayıs, 1932, 1933 ve 1934 yıllarında da kutlanmadı. Ancak 1932 yılında, Moskova’daki resmi kutlamaya İsmet İnönü liderliğinde bir heyetle başbakan düzeyinde katılım gösterildi. Sonra, 1935 yılında “Bahar Bayramı” ilan edildi. Dünyanın siyasi iklimi bir denge politikası uygulamayı mecbur bırakıyordu. Nitekim, 1933’teki Nazilerin “diğer unsurlar”a karşı uyguladıkları baskı rejimi dünya tarafından dikkat çekecek, 1935’teki Berlin Olimpiyatları’nda tüm dünya bunu görecekti. 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgali ile bu artık tüm dünyanın sorunu olacaktı.

Atatürk döneminde bir serbest bırakılan bir yasaklanan işçi bayramlarının ruhunu daha iyi anlamak için, Atatürk Sağcı mıydı Solcu muydu başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Ne var ki, “işçi” kavramı çerçevesinde birbirine benzeş duran Rusya ve Almanya iki farklı cephede yer alacak, kapitalizm ile komünizmin en büyük temsilcileri ABD ile Rusya ise aynı cephede yer alacaktı. Türkiye ise, dünyada gıpta ile bakılan bir tarafsızlık örneği göstererek milyonlarca insanın hayatını kurtarmıştı.

Atatürk Dönemi’nde 1 Mayıs

23 Nisan 1920

Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.

1 Mayıs 1920

Türkiye’de ilk kez 1 Mayıs kutlandı. İlk kutlamada Sosyalizm vurgusu ön plandaydı. Doğu Orduları Kumandanı Kazım Karabekir Paşa, TBMM ve kıtalara bir kutlama mesajı gönderdi.

1 Mayıs 1921

Ankara’da 1 Mayıs kutlamalarının merkezi Sovyetler Birliği’nin elçiliği oldu.

1 Mayıs 1921

Alınan kararla, madenlerde 18 yaşından küçük işçilerin çalıştırılması yasaklandı. Sakatlanan işçilerin tedavisini işverenin yaptırması zorunlu oldu. Günlük mesai saati 8 saat olarak belirlendi. Bu düzenlemeyle Ereğli havzasında Osmanlı döneminden beri uygulanan Dilaver Paşa Nizamnamesi geçerliliğini kağıt üzerinde yitirdi. Ancak fiiliyatta bir süre daha devam etti. Ayrıntılı bilgi İş ve İşçi Kanunları makalesindedir.

1 Mayıs 1922

1923

1 Mayıs İşçi Bayramı olarak tatil ilan edildi.

1924

Lenin’in ölümüyle Türkiye-Sovyet ilişkileri zarar görmeye başladı

1924

İşçi Bayramı yasaklandı

1924

Hafta tatili yasası çıkarılarak 6 günden fazla çalışma yasaklanmıştır. Bu yasa hala aynı şekilde yürürlüktedir.

1925

Takrir-i Sükun Kanunu ile 1 Mayıs’ın kutlanması yasadışı hale getirildi.

1927

TKP üyelerine dönük olarak geniş çaplı tutuklamalar yapıldı. 1927 Tevkifatı olarak bilinen olayda Şefik Hüsnü, Hikmet Kıvılcımlı ve Nazım Hikmet 3 ay hapis cezası aldı.

1935

1 Mayıs, Bahar ve Çiçek Bayramı adıyla resmi tatil ilan edildi. Fakat kitlesel gösteriler yasak olmaya devam etti.

1935

“Ulusal Bayramlar ve Genel Tatiller Hakkında Kanun” ile Ulusal ve dini bayramlar tatil günü ilan edilmiştir. Bu kanun ile pazar günleri de tatil ilan edilmiştir. Bu kanun daha sonra cumartesi gününü de kapsayacak şekilde genişletilmiş, esas bakımından hala geçerlidir.

1936

3008 Sayılı İş Sözleşmesi Kanunu devreye girerek Tatil-i Eşgâl Kanunu yürürlükten kaldırıldı.

1937

Madenlerin tamamı millileştirildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir