Yılların İzi- Mahir İz

Yılların İzi kitabı, Mahir İz’in hatıratlarını topladığı kitabıdır. Birinci baskının önsözünde şu ifadeler yer alır; “Yılların İzi adını taşıyan bu kitap, nev’i şahsına münhasır bir ‘hatırat’tır. Hem muharriri, hem de muhtevası bakımından büyük bir kıymet ve hususiyet taşır.” Bu ifadeler, kitabı okumadan pek anlaşılacak cinsten sözler değildi belki de. Mahir İz’i tanımayanlar, bilmeyenler ve bu kitabı hayatında hiç duymayanlar için bu ifadeler belki de abartılı sözlerdir. Ancak Mahir İz, Osmanlı Devleti’ne şahitlik etmiş, ilk mecliste zabıt katipliği yapmış, 1960 darbesini yaşamıştır. Mehmet Akif Ersoy ve dönemin büyük şairlerinin arkadaşlarıdır. Bu kitap da onlarca çok duyulan kişilerin, onlarca hiç duyulmamış hatıralarına yer verir. Ve ayrıca hiç okunmamış şiirlerine de ev sahipliği yapar. Tabii ki, Mahir İz’in sadece Bağlarbaşı’nda bir cadde olmadığını, birikimiyle şehirler doldurabilecek bir münevver olduğunu da gösterir.

İndeks, Kaynakça, Fotoğraflar ve Ekler hariç 552 sayfalık bir yakın tarih vesikasıdır.

Mahir İz Kimdir?

28 Ocak 1895 yılında İstanbul’da doğmuş olan Mahir İz’in babası Medine Kadılığı yaptı. Bu dönemde Medine’de yaşamış ve burada Arapça ile Tasavvuf konusunda eğitimler almıştır. Hayatını şekillendiren olayların başında Medine yıllarını özellikle sayar. Mahir İz, Türkçe ve Arapça’nın yanında Farsça da bilmekteydi. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Zabit Katibi olarak çalıştığı zamanlarda Afganistan’da bulunan Türkiye Büyükelçiliğinde memur alınacağını öğrenince hemen müracaat eder ve kabul edilir. Ancak babasının helalliğini alamadığı için bu göreve gitmez. İstanbul’a dönen Mahir İz, burada İstanbul İmam Hatip Mektebi’nde Tarih Öğretmeni olarak görev aldı. Daha sonra Haydarpaşa Lisesi’ne geçen Mahir İz, buradan emekli oldu. Emekli olduktan sonra da çalışmalarına devam eden İz, Yüksek İslam Enstitüsü’nün kurucularından ve ilk yöneticisidir.

İz, 9 Temmuz 1974’te vefat etmiştir.

Mahir İz’in Tasavvuf ve Din ve İbadet isimli kitapları da bulunmaktadır.

Dine, diyanete ve İslam’a çok önem verir. Zaten Mahir İz hakkında internetteki araştırmalarda hep bu vurgu öne çıkacaktır. Çoğunluğu İz’in öğrencileri tarafından yazılan metinler, onun hakkında elbette önemli kaynaklardır. Ancak, Mahir İz’i sadece din ve diyanetle sınırlamamak lazım. Mahir İz, yaşamış ve tarih olmuş bir kişi değildir. Mahir İz, yazdığı “Yılların İzi” kitabı sayesinde hala bir “Yaşayan Tarih” özelliğindedir.

Yılların İzi Neden Yazıldı?

Mahir İz, “Yılların İzi” kitabını yazmayı hiç düşünmüyordu. Bölümler halinde yazılan kitabın ilk bölümü ise; “Niçin Yazdım” başlığını taşıyor. Mahir İz, burada bir hatırat yazmayı hiç düşünmediğini belirtirken “Hatıralarımı yazmama talebem, dostlarım ve yakınlarım sebep oldu. Sınıfta yahut herhangi bir mecliste sırası gelip, yaşadığım bir vak’ayı anlatacak olsam, orada bulunanlar bunları muhakkak tesbit etmemi isterlerdi. Başladım, sekiz sene ara verdim. Tekrar başladım, yine iki sene aralandı. Kardeşim prof. Fahir İz, bunu çok sıkı bir takibe başladı. Avrupa’dan örnekler gösterdi, gittiği yerlerden mektupla nereye geldiğimi sordu. Hasılı beni çalışmaya mecbur etti.” şeklinde anlatıyor.

Mahir İz kitabı yazıp bitirdikten sonra, ömrü kitabın basılmasını görmeye yetmedi. Bu sebeple kitabın önsözünü Avukat Kemaleddin Nomer yazdı. Kemaleddin Nomer de Mahir İz’e cesaret verdi. İz, Nomer hakkında; “İkinci Büyük Millet Meclisi’nin mücahitlerinden Erzurum Mebusu Gözübüyükzade Ziya Bey’in damadı olan faziletkar hakimlerimizden Reşid Bey’in mahdumu, sevgili dostumuz Avukat Kemaleddin Nomer Bey de bir gün; ‘Bütün tasnif ve tertibi bana ait, ne varsa hepsini yazınız. Eser isterse büyük olsun, yılbaşından önce çıkaralım.’ diyerek beni bir kez daha gayrete getirdi.” der.

Deneyimli eğitimci, “Bu teşvikler olmasa, böyle bir şey yazmak benim hatırımdan geçmezdi” der. Hatıratlarının 377’nci sayfasında “Niçin yazdım” bölümünü kaleme alma ihtiyacını hissettiğini belirtmiştir. İz, “Eser çok dalgalı ve dağınık olmuştur; benim için onu sıraya koymaya imkan yoktu. Çünki yaşım, asırlık ömrün dörtte üçünü tamamlayıp geçmiş bulunuyordu.” der. Ve devamında “Kusurlarımın affını, yanlışlarımın tashihini okuyanlarımdan bilhassa rica ederim. Muvaffakiyet hasıl olursa, Hakk’ın lütfudur; şükrederim” şeklinde yazar.

Yılların İzi’de Çocukluğu

Mahir İz’in çocukluğuna dair hatıraları pek çoktur. Ancak bunları teker teker yazabilmenin imkanı yok. Çocukluğuna dair hepsi etkili anılarından en önemlisi belki de Cidde’ye yolculuklarıdır. Dönemin yolculuklarının ne çetin şartlarda yapıldığını anlatır bu kısım. İtalyan bir seyyah gemisi ile önce Cidde’ye giden aile, burada bindikleri geminin karantinaya alınmasından sonra bir vapura binmiş. Ve Yenbuğ’a varmıştır. Ertesi gün ise şuguflara binmişler. Bir çok okuyan için yeni bir kelime demek olan şuguf. Devenin iki yanına kurulmuş mahfelere seccade ve yastıkların yerleştirilmesiyle yapılan vasıta demek.

Kafile kalktıktan sonra çöl yolundan beş günde Medine’ye varıldığını anlatır Mahir İz.

Mahir İz’in çocukluğuna dair kitabında bahsettiği yerler, “Babamın Midilli Kadılığı” bölümüyle başlar. Sırasıyla, Balıkesir ve Isparta’yı da anlatarak yukarıda bahsi geçen “Medine Yolculuğu” bölümüne geçer. Medine’de hatırladığı en etkili kişi ise, onun tasavvufi temellerini atmış olan Mahmud Neci Efendi’dir. Kendisi, hocasına da bir başlık ayırır. Yaşının küçük olması sebebiyle Medine’deki diğer hatıralarını “Hatırladığım Hadiseler” başlığıyla geçirir. Daha sonra “İstanbul’a dönüş” başlığında İstanbul’a dönüşlerini anlatır. İz, trenle Beyrut’a kadar yapılan yolculuğa da etraflıca yer verir. Beyrut’tan İstanbul’a gemiyle geri dönmüşlerdir. Mahir İz burada; “Beyrut’tan İstanbul’a kadar süren vapur yolculuğumuzun bende bir hatırası kalmamıştır” şeklinde yazar. O vapur yolculuğunda yaşadıklarını hatırlamadığını söylemiştir.

Mahir İz, İstanbul’da gazete okumaya merak salar. Her sabah sokak kapısına gazetecinin bıraktığı “İkdam” Gazetesini okumaya başladığını söyler. Muhakkak ki İkdam Gazetesi de Mahir İz’in hayatında çok etkili olmuş bir gazeteydi. İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin sokak ortasında gerçekleştirdiği cinayetleri gazeteden okuduğunu net olarak hatırlar İz.

Birinci Hocalığı

İz, ilk hocalık teklifini İstanbul Sultanisi müdürü Haydar Bey’den alır. Haydar Bey’in kararı için net cevap vermeyen Mahir İz, bu konuyu babasına danışır. “Allah’tan gelen nimet reddedilmez” der babası. İz, bu cümleyi hayatında önemli bir yere oturttuğunu söyler. “Bu muvafakat cümlesi bugüne kadar hiç hatırımdan hatırımdan çıkmadı.” şeklinde ifade eder. Mahir İz, “şimdiye kadar hiçbir işe talip olmadım. Daima matlup oldum ve vazifeye davet edildim” der.

Mahir İz, kitabının bu kısmında, öğrencileriyle yaptığı konuşmaları, verdiği nasihatleri ve olayları etraflıca anlatır. Onlarca misalden biri de şöyledir; Ali Faik Efendi’nin oğlu İbrahim Edhem, her yıl Pertev isimli bir arkadaşıyla aynı sınıfta yer almaktadır. Ali Faik Efendi, bütün tahsilini birincilikle bitirmiş, İlahiyatı da birincilikle tamamlamış, çocuğunu da aynı şekilde yetiştirmek istiyor. Fakat Pertev, Edhem’e hiç fırsat vermiyor ve her sene birinci oluyor. Mülkiye’nin son sınıfına da geldiklerinde Pertev yine birinci oluyor. Edhem’in morali bozuluyor, sürmenaj (bitkinlik) oluyor.  Doktorun tavsiyesiyle her gün Eminönü’nden Bebek’e kadar vapurla gidip, oradan tramvayla geri dönüyor. İz, bir gün vapurda Edhem’le karşılaşınca aralarında bir sohbet geçiyor.

Edhem’e Verdiği Öğüt

Mahir İz “Siz, sınıfta kaç kişisiniz.” diye soruyor. Edhem de; “Elli kişiyiz” diye cevap veriyor. Mahir İz bunun üzerine; “Sen bu elli kişinin birincisi olmakla ne kazanacaksın? Bütün dünyada bu ayarda mekteplerin de birincileri olacak ve sizin mektepteki diğer sınıfların birincileri de senin gibi övünecek. Seksen seneden beri mektebinizden çıkan birinciler arasında da yine üstünlüğü muhafaza edemeyeceksin. O halde iyi düşünecek olursan, birinci olayım derken ancak kendini oyalıyor ve aldatıyorsun. Fakat hayatta muvaffakiyet ve şeref istiyorsan ikinci olmamaya bak.”

Edhem “İkinci olmamak birinci olmak değil mi?” diye sorar. “Birincilik istersen sana bir gurur gelir, başkalarını küçümsersin, bu bir ahlaki zaaftır. Sonra gayen tamamlandığı için yerinde kalırsın, başkaları yine seni geçer. Halbuki ikinci olmayacağım dersen, daima birincilerin arasında bulunursun. Nerede birinci varsa ona yetişmeye çalışırsın, bu suretle daima ilerlersin” şeklinde cevap vermiştir.

Mahir İz, bunun dışında ispirtizma celseleri (medyumluk ve ruh çağırma oturumları) isimli, ruh çağırma merasimlerine de katılır. Bunlardan da sık sık bahseder. Hatta bir keresinde, Fuzuli’yi çağırmalarını istemiş ve dönemin ruhuna uygun bir beyt söylemesini istemiş. Bunun üzerine Fuzuli’nin ruhu, “Mü’minlerin başı yok / Dayanacak taşı yok” şeklinde bir beyt yazmış. Kabakçı Mustafa’dan Patrona Halil’e kadar bir çok kişiyi çağırırlar.

İz, bir de Namık Kemal’i çağırıp, eski edebiyat ile yeni edebiyat arasındaki farkı sormuş. Namık Kemal’in verdiği cevapla sarı müsvedde defterinin üçte ikisini doldurmuş. Sonradan defteri kaybettiğini teessüfle anlatır. Dolayısıyla kitapta bu sorunun cevabı bulunmuyor.

Yılların İzi İçin Erken Sonuç

Başlığa “Erken Sonuç” başlığını attık, zira kitabın 83 sayfasına kadar hızlıca tarayarak bu kadar not çıkardık. Bundan sonrası kabaca bahsedilerek, hem kitabın hakları korunacak, hem de okurun bu kitabın zevklerinden mahrum kalmasına mani olunacak.

Mahir İz, hatıratının devamında Sivas Kongresi’ni, Millet Meclisi’nin açılışını; meclisin ruhunu da ayrıca anlatmak suretiyle etraflıca bahseder. Meclis’te bulunan bir çok ismi de kitabında yad eden Mahir İz, Mustafa Kemal Paşa ve Trabzon Mebusu Ali Şükrü’ye hususi bir yer ayırır. Meclis’te bir de cinayete şahit olan İz, Topal Osman vakasının da hem birinci elden tanığı, hem de  Ali Şükrü Bey’in “idam fermanını kendi eliyle imzalaması”nın zabıt katibidir. Meclis’teki diğer isimlerden de bahsederken “Dikkati Çeken Simalar” başlığını kullanan Mahir iz, bu bölüm için 47 sayfa ayırmıştır.

Mehmet Akif Ersoy ile de burada tanışan İz, onun hakkında da ender bilinen bilgilere bu kitapta yer verir. Önemli bilgi; Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı Kuran tercümesi konusunda da kitapta bir başlık bulunmakta. Ankara’nın başkent ilan edilmesinde de Meclis’te bulunan İz, daha sonra tekrar hocalık vazifesine dönmek üzere kesin olarak İstanbul’a geçmiştir.

Mahir İz’in siyaset hakkındaki tüm fikirleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde zabıt katibi olduğu zamana ait değildir. Demokrat Parti dönemi ve Celal Bayar ile 1960 askeri darbesini de kendi çerçevesinden anlatır Mahir İz. Özellikle Demokrat Parti hakkında, günahlarıyla sevaplarıyla en objektif yorumlardan birini de yapmıştır.

Kitabının son sayfalarını da özel teşekkürler ve çevresindeki insanlar ile ekler ve vesikalara ayıran Mahir İz, malesef ömrü vefa edip kitabın basılmasını görememiştir. Bu kitap tanıtımı, ölümünün 43’üncü seneyi devriyesinde Mahir İz’e ithaf edilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir